Joker, Harvey Dent’le hastanedeki sahnelerinde hesapsızlıktan, plansızlıktan dem vuruyordu. Joker’in kaos ve anarşiyi öven, ajitasyon ve manipülasyon yüklü konuşması Dent’i “İki Yüz” karakterine dönüştürdü.
Joker’in yüzündeki yarayla ilgili anlattığı hikayelerden biri de karısıyla ilgilidir.
Bu hikaye, Batman çizgiroman serilerinden birinde (Batman – The Killing Joke)(1) geçen bir hikayedir ve burada Joker karakterinin orijini anlatılır. Joker’in bir zamanlar nasıl iyi kalpli bir adam olduğu, nasıl bir dönüşüm geçirdiği anlatılır.
Albüm muhteşem; çizgiroman meraklılarına tavsiye ederim. Aslında bu ayrıntı bile başlı başına Nolan kardeşlerin senaryo aşamasında bu işe ne kadar önem verdiklerini, işlerini ciddiye aldıklarını dahası işlerini ne kadar severek yaptıklarını gösteriyor.
Joker bir anarşist...
Alfred’in de dediği gibi “Bazıları sadece dünyanın yanışını izlemek ister”. Ölümden korkmuyor Joker; hatta bunu istiyor bile denebilir. Peki ama neden?
Cehennem Silahı’ndaki polis Martin Riggs’den bir farkı yok; o da intihara meyilli. Eceline susamış gibi hareket ediyor. Batman onu aşağı attığında ölümüne doğru düşerken bile kahkahalar atıyordu.
Bu arada bu sahne, Tim Burton’ın Batman’indeki(2) final sahnesine, ilk Joker’in öldüğü sahneye bir gönderme niteliğinde.
Tabi bu kez Jokeri öldürmemiş olmaları büyük şans. (Gerçi bu kez de Joker’i canlandıran Heath Ledger öldü. Ne kader ama...
Tam anlamıyla lanetli bir karakter.) Joker, Harvey Dent’le hastanedeki sahnelerinde hesapsızlıktan, plansızlıktan dem vuruyordu. Joker’in kaos ve anarşiyi öven, ajitasyon ve manipülasyon yüklü konuşması Dent’i “İki Yüz” karakterine dönüştürdü. “Plan yaparsan böyle geri döner başına patlar işte” diyerek onu kaos iklimine sürüklemişti. Ama Joker herkesten daha plancı ve hesapçı... Öyle ki her şeyi en ince ayrıntısına dek düşünüyor.
Joker b, c, d planı olmadan ekmek almaya bile gitmeyecek biri. Onun kaos hakkında söylediği, kendisiyle çelişen sözleri de kaos ve anarşinin bir karakter üzerinde vücut bulmuş hali değil mi? Joker’in “ele verir talkımı kendi yer salkımı” durumu karakterin dengesizliğinin bir göstergesi.
Peki Joker ne istiyor? Hayattan beklentisi ne? Amacı ne? Bunu kendisi de bilmiyor. “Ben arabanın peşinden koşan köpek giyim. Yakalasam ne olacak? Yine de yapıyorum.” sözleri, onun da kendisiyle ilgili oturup düşündüğünü, belki de “ben neden böyleyim?” sorusunu kendisine sorduğunu gösteriyor. “Bazıları sadece dünyanın yanışını izlemek ister”…
Nedensellik bizim için çok önemli. “Her şeyin bir nedeni olmalı”. düsturu biz normal insanlar için hayati değer taşıyor. Sebebini anlayamadığımız davranışlar bizim için “dengesizlik” demek. Sebep-sonuç ilişkisi her şey demek. Sevdiğimiz bir insan nedenini anlayamadığımız bir davranışta bulunduğunda, bu sıradan bir şey bile olsa rahatsız oluyoruz. Sebebini anlamaya çalışıyoruz. Çünkü anlaşılmaz, nedensiz bir davranış, biz normal insanlar için kabul edilebilir bir durum değil.
Ed Gain gibi neden böyle insanlar oldukları, cinayet işledikleri hala tartışılıyor ve hala bu davranışların nedeni anlaşılabilmiş değil. Bizim için “neden”leri anlamak önemli çünkü anlayabildiğimiz ölçüde “kabulleniriz”. Belki katılmayız ama kabullenebiliriz. Anlayabildiğimiz ölçüde konumlandırırız insanları ve konumlandırabildiğimiz ölçüde kendimizi rahat ve güvende hissederiz. Dostlarımız, arkadaşlarımız, düşmanlarımız, rakiplerimiz… Kendimizce gizli listelerimiz vardır. Herkes bu listede bir yerdedir. Anlayamadığımız insanların hayatımızda fazla yeri de olmaz. Çünkü bunlar koca bir soru işaretidir.
Yeşim Demir şöyle diyor; “Bizi korku ve sonuçlar yönlendiriyor”.(3) Hayatımızda, kontrol, düzen ve huzuru sağlamak bizim için çok önemli. İntihar ederken bir yandan da birçok cana kıyan bir insanı siyasi amaçlarından dolayı kabullenmesek de bir yere kadar anlayabiliriz.
Ancak ya sebepsiz yere öldüren bir insan? Ya hiçbir amacı, beklentisi olmadan bunu yapan biri? Bu saf bir psikopatlıktır ve günlük hayatımızda da bu tür insanlara çok az rastlarız.
Belki de Joker gibi kurgu karakterlerin izleyicinin bu kadar ilgisini çekmesinin, onların üzerinde bu kadar etki bırakmasının nedeni budur. Gerçek hayatta görmek bile istemediğimiz bu insanları görmek, o gizli korkuyu, dehşeti sinemanın steril, kontrol altındaki ortamında yaşamak…
Tıpkı zehirli bir yılanı, vahşi bir ayıyı kafesler ardından izlemek gibi…
Kaynak:
(1) http://en.wikipedia.org/wiki/Batman:_The_Killing_Joke
(2) http://www.imdb.com/title/tt0096895/
(3) Yeşim Demir, Kırmız dergisi, No 14, S.10
Joker’in yüzündeki yarayla ilgili anlattığı hikayelerden biri de karısıyla ilgilidir.
Bu hikaye, Batman çizgiroman serilerinden birinde (Batman – The Killing Joke)(1) geçen bir hikayedir ve burada Joker karakterinin orijini anlatılır. Joker’in bir zamanlar nasıl iyi kalpli bir adam olduğu, nasıl bir dönüşüm geçirdiği anlatılır.
Albüm muhteşem; çizgiroman meraklılarına tavsiye ederim. Aslında bu ayrıntı bile başlı başına Nolan kardeşlerin senaryo aşamasında bu işe ne kadar önem verdiklerini, işlerini ciddiye aldıklarını dahası işlerini ne kadar severek yaptıklarını gösteriyor.
Joker bir anarşist...
Alfred’in de dediği gibi “Bazıları sadece dünyanın yanışını izlemek ister”. Ölümden korkmuyor Joker; hatta bunu istiyor bile denebilir. Peki ama neden?
Cehennem Silahı’ndaki polis Martin Riggs’den bir farkı yok; o da intihara meyilli. Eceline susamış gibi hareket ediyor. Batman onu aşağı attığında ölümüne doğru düşerken bile kahkahalar atıyordu.
Bu arada bu sahne, Tim Burton’ın Batman’indeki(2) final sahnesine, ilk Joker’in öldüğü sahneye bir gönderme niteliğinde.
Tabi bu kez Jokeri öldürmemiş olmaları büyük şans. (Gerçi bu kez de Joker’i canlandıran Heath Ledger öldü. Ne kader ama...
Tam anlamıyla lanetli bir karakter.) Joker, Harvey Dent’le hastanedeki sahnelerinde hesapsızlıktan, plansızlıktan dem vuruyordu. Joker’in kaos ve anarşiyi öven, ajitasyon ve manipülasyon yüklü konuşması Dent’i “İki Yüz” karakterine dönüştürdü. “Plan yaparsan böyle geri döner başına patlar işte” diyerek onu kaos iklimine sürüklemişti. Ama Joker herkesten daha plancı ve hesapçı... Öyle ki her şeyi en ince ayrıntısına dek düşünüyor.
Joker b, c, d planı olmadan ekmek almaya bile gitmeyecek biri. Onun kaos hakkında söylediği, kendisiyle çelişen sözleri de kaos ve anarşinin bir karakter üzerinde vücut bulmuş hali değil mi? Joker’in “ele verir talkımı kendi yer salkımı” durumu karakterin dengesizliğinin bir göstergesi.
Peki Joker ne istiyor? Hayattan beklentisi ne? Amacı ne? Bunu kendisi de bilmiyor. “Ben arabanın peşinden koşan köpek giyim. Yakalasam ne olacak? Yine de yapıyorum.” sözleri, onun da kendisiyle ilgili oturup düşündüğünü, belki de “ben neden böyleyim?” sorusunu kendisine sorduğunu gösteriyor. “Bazıları sadece dünyanın yanışını izlemek ister”…
Nedensellik bizim için çok önemli. “Her şeyin bir nedeni olmalı”. düsturu biz normal insanlar için hayati değer taşıyor. Sebebini anlayamadığımız davranışlar bizim için “dengesizlik” demek. Sebep-sonuç ilişkisi her şey demek. Sevdiğimiz bir insan nedenini anlayamadığımız bir davranışta bulunduğunda, bu sıradan bir şey bile olsa rahatsız oluyoruz. Sebebini anlamaya çalışıyoruz. Çünkü anlaşılmaz, nedensiz bir davranış, biz normal insanlar için kabul edilebilir bir durum değil.
Ed Gain gibi neden böyle insanlar oldukları, cinayet işledikleri hala tartışılıyor ve hala bu davranışların nedeni anlaşılabilmiş değil. Bizim için “neden”leri anlamak önemli çünkü anlayabildiğimiz ölçüde “kabulleniriz”. Belki katılmayız ama kabullenebiliriz. Anlayabildiğimiz ölçüde konumlandırırız insanları ve konumlandırabildiğimiz ölçüde kendimizi rahat ve güvende hissederiz. Dostlarımız, arkadaşlarımız, düşmanlarımız, rakiplerimiz… Kendimizce gizli listelerimiz vardır. Herkes bu listede bir yerdedir. Anlayamadığımız insanların hayatımızda fazla yeri de olmaz. Çünkü bunlar koca bir soru işaretidir.
Yeşim Demir şöyle diyor; “Bizi korku ve sonuçlar yönlendiriyor”.(3) Hayatımızda, kontrol, düzen ve huzuru sağlamak bizim için çok önemli. İntihar ederken bir yandan da birçok cana kıyan bir insanı siyasi amaçlarından dolayı kabullenmesek de bir yere kadar anlayabiliriz.
Ancak ya sebepsiz yere öldüren bir insan? Ya hiçbir amacı, beklentisi olmadan bunu yapan biri? Bu saf bir psikopatlıktır ve günlük hayatımızda da bu tür insanlara çok az rastlarız.
Belki de Joker gibi kurgu karakterlerin izleyicinin bu kadar ilgisini çekmesinin, onların üzerinde bu kadar etki bırakmasının nedeni budur. Gerçek hayatta görmek bile istemediğimiz bu insanları görmek, o gizli korkuyu, dehşeti sinemanın steril, kontrol altındaki ortamında yaşamak…
Tıpkı zehirli bir yılanı, vahşi bir ayıyı kafesler ardından izlemek gibi…
Kaynak:
(1) http://en.wikipedia.org/wiki/Batman:_The_Killing_Joke
(2) http://www.imdb.com/title/tt0096895/
(3) Yeşim Demir, Kırmız dergisi, No 14, S.10
Comments