Skip to main content

Posts

Altın Örümcek Benim Olacak

Altın Örümcek Web Ödülleri'nin bu yıl sekizincisi düzenlenecek. Bu ödül artık geleneksel hale geldi -ki bu çok sevindirici. Şimdi ben niye seviniyorum? Bana ne ki? Jüri üyesi olmak niye gurur verici? Bu işin ardında nasıl bir kişisel hırs ve çıkar olabilir? Önemli olan ödül kazanmak. İşte bu kadar basit. Çünkü ödül kazanmak demek farklı ve daha iyi olduğunuz anlamına geliyor. Bu işi yapan diğerlerinden bu işi daha iyi yaptığınız anlamına geliyor. Peki sonuç? Kişi ya da firma olarak daha iyi bir pazarlama pozisyonuna sahip olmanızı sağlar. Değeriniz artar, bu değerle daha iyi ve keyifli çalışılır. Daha iyisi üretilir ve çember tamamlanmış olur. Kısacası bu ödülü kazanan kişi ne kutlu kişidir. Bu ödülü kazanan firma ne ulu firmadır. Aynen de öyledir işte. Bu, harcanan paranın karşılığıdır. Harcanan saatlerin, emeğin, gecelemelerin, eve geç gidildiği için eşten yenilen zılgıtın, kızarmış yorgun gözlerin karşılığıdır. Üstelik ödül kazanan kişi/ekip ya da firmaya bakış da her zaman

Prof. Dr. Erdal İnönü Günü

Artık geleneksel hale gelen (bu yıl üçüncüsü kutlandı) Prof. Dr. Erdal İnönü Günü, sorunsuz geçti. Etkinlik 19 Şubat Cuma günü İKÜ Akıngüç Oditoryumunda düzenlendi. Kurumsal İletişim birimi olarak "hazırlıklı" olmanın meyvelerini topladık açıkcası. İnönü ailesinden birçok fert törene katıldı. Ek olarak basının da yoğun ilgisi vardı. Organizasyonel anlamda bir sorun yaşamadık sadece Burak Arkan'ın babasının ani rahatsızlığı (Allah acil şifalar versin) Kurumsal İletişim ekibi için şok bir haberdi. Onu hemen yolladık ve tekrar organize olup etkinliği sorunsuz bir şekilde hallettik. Açlıktan bayılmak üzereydim ki tören sonrasındaki kokteyl imdadıma yetişti; Akpaz'dan Suat bey sağolsun, gerçekten güzel bir kokteyl hazırlamış. Dinleti biraz fazla uzun sürdü sanırım. Bu tür organizasyonlarda hele ki opera söyleniyorsa süre konusunda daha dikkatli olmak şart. Kabul edelim; opera bu ülkenin kültürel altyapısında, genetik kodlarında zorla yer buluyor kendisine. Bu durumlar

İçerik Yönetim'den Ne Beklerim?

İçerik yönetim sistemi (content management system) aslında doküman yönetimi ve arşivlemeyle aynı anlama geliyor. Burada kritik nokta doküman yönetimi esnasında harcanan /kaybedilen zaman. Peki bir içerik yönetim sisteminden neler beklenir? Aslında çoğu kurumda en büyük sorun, içeriklerin organizasyonu sırasında kaybedilen zaman. Bu herkesin sızlandığı ama çözüm önerileri üzerinde fazla durulmayan bir sorun. Bıçak kemiğe dayandığında (–ki bu önemli bir dosyanın kaybedilmesi, bulunamaması, değiştirilmesi, işlerin sistematik yürümemesinden kaynaklanan aksaklıklar vs.) birkaç kafası çalışan kişi oturup lokal çözümler üretir ve sorun aşılmaya çalışılır. Bulunan lokal çözümler de lokal olarak kullanıldığından bu işten kurumun yine bir karı olmaz. İçeriklerin tek bir havuzda toplanması önemli. Bu sayede kurumun “herşeyi” diyebileceğimiz veriler de kontrol altında olacaktır. Buraya kademeli yetki erişimi de güvenlik sorununu minimize edecektir. Yüksek boyutlu multimedia içeriklerin maille

Michael Stelzner’in Social Media Marketing Raporu Hakkında

Önce biraz bu anketten söz edelim. Ocak ayında Twitter’da açılan ve kısaca “siz de katılın” anonsuna yanıt verip ankete katılan 2500 civarı katılımcı elenip 880’e düşürülüyor. Onların anket yanıtlarıyla da bu rapor oluşuyor. Rapor Mart 2009’da hazırlanmış. 880 kişilik katılımcı kitlesi hakkında biraz bilgi verelim, katılımcıların %70’i kendi işinin sahibi, freelance çalışan, uzman, danışman olarak çalışan, bireysel iş sahibi yani kısaca small business owner (küçük esnaf) olarak adlandırabileceğimiz bir kesimden oluşuyor. Takip eden %26’lık kitle, herhangi bir şirkette çalışan insanlar. Yaşlarına gelince; katılımcıların %78.1’i 30-59 yaş aralığında. Katılımcıların %56’sının bayan olduğunu da belirtelim. İşte öne çıkan sonuçlar; Sosyal medya pazarlamasını yüksek oranda (% 90+) 30-39 yaş grubu kitlesi kullanıyor. İş sahibi insanlar çalışan insanlardan çok daha fazla sosyal medyayı kullanıyor. İşleri için sosyal medyayı kullanan kullanıcıların büyük kısmı (%72) ya yeni kullanmay

Bir Kapıcının Sıradan Hayatı 4

Nezih ve Bahis Kuponu Türk insanı için futbolun çok ayrı bir yeri vardır. Futbol tüm Akdeniz ülkelerinde olduğu gibiTürkiye’de de birçok insanın günlük hayatının bir parçasıdır. Türkiye’nin en fazla taraftarı olan iki takım Galatasaray ve Fenerbahçe doğal olarak en çok konuşulan iki takımdır. Bir Galatasaray taraftarı olan Nezih de haftalık olarak takımını TV’den takip eden ortalama bir seyirciydi. Bunun dışında bir tutkusu daha vardı Nezih’in; iddaa oynamak. Her hafta ufak bir miktar parayla bahis oynar bazen kazanır bazen de kaybederdi. Bu maç tahmini oyunun da fena da sayılmazdı hani Nezih. Boş vakitlerinde günlük gazelerin verdiği spor ekleri onun en sevdiği ve en dikkatli takip ettiği bölümlerdi. Sadece Türk ligi maçlarını değil İngiltere, İspanya, Almanya liglerinin maçlarını da takip eder bazen bu liglerin maçlarına da tahminler de bulunurdu. Sonbaharın bu serin günlerinde liglerde hızlanmış maçlar gittikçe heyecanlı hale gelmeye başlamıştı. Nezih apartman girişindeki masa

Bir kapıcının Sıradan Hayatı 3

Benim Kapıcım İşini Bilir Nezih o sabah oldukça öfkeliydi. Aslında sinirlenip kendisini öfkelendiren kişi yine kendisiydi. Apartman girişindeki masasında oturmuş faturalara bakıyordu. Kredi kartlarının ekstreleri, su, elektrik faturaları hepsi de önünde duruyordu. Elektrik faturasına şöyle bir bakan Nezih öfkeyle masanın üstüne çarptı kağıdı. Her seferinde son ödeme günlerini geçiriyordu bunların. Her seferinde kendi kendine unutmayacağını söylüyor ancak yine de unutuyordu. Bazen birini, ikisini ödüyor ancak kalanları yine de unutuveriyordu. Aysel kim bilir kaç defa kendisine bunlara otomatik ödeme talimatı vermesini söylemişti ama her seferinde bundan kaçınmıştı işte. Aslında Nezihin düşündüğü şey, faturalarda bir yanlışlık olup kendilerinden fazlaca para çekileceğiydi –ki bugüne dek böyle bir şey hiç olmamıştı- ama yine de bu konuda böyle tuhaf bir düşünceye saplanıp kalmıştı. Bu yüzden, her ay faturayı görüp, inceleyip normal olduğuna karar vererek elden ödemenin, bir tuhaflık vars

Rögar Kapağı Neden Yuvarlaktır?

Bu soru, Microsoft’un kendisine iş başvurusunda bulunanlara uyguladığı zeka testinde sorduğu bir soru. Cevabını bilmiyorsanız Microsoft’a iş başvurunuzu unutabilirsiniz. Aslında sadece iletişim sektöründe değil, birçok alanda fikir üretebilme, yenilikçi olma, dünyayı takip etme ve kıvrak zekalı olma sizi diğer insanlardan ayıran bir özelliktir. Önemli olansa bunu bilinçli bir şekilde ve sürekli olarak yapabilmek. İletişim sektöründeyseniz zihninizi canlı tutmak çok önemli. Sürekli araştırıp neler olup bittiğini izlemek, yorum yapmak, fikir üretmek bu işin can alıcı kısmı. Peki bunu biz zihin egzersizi mantığıyla nasıl yapabilirsiniz? İnternet bu konuda birçok alternatifle dolu. Önemli olan her gün birazcık zamanınızı Ar-Ge’ye ayırmak. Mesela her gün sadece yarım saatinizi internet’te mesleğinizle ilgili bilinçli bir sörfe ayırıp dünya’da neler olup bittiğini görebilirsiniz. Geçen gün, karıştırdığım bir dergide gördüğüm bir site de işte böyle bir keşfin örneği. Bilen bilir; önc