Skip to main content

Posts

Hafızamız Neden Zayıfladı?

Lindstrom’un “Buy.ology” kitabından notlar aktarmaya devam; 66 yaşımıza geldiğimizde hepimiz yaklaşık 2 milyon dolayında TV reklamı izlemiş olacağız. Yani 6 yıl boyunca haftanın 7 günü günde 8 saat reklam izlemekten bahsediyorum. 1965’te sıradan bir tüketici izlediği reklamların %34 ’ünü hatırlıyordu. 1990’da bu oran %8 ’e inmiş. 2007’de Ac Nielsen, 1000 tüketici arasında telefonla bir araştırma yapmış. Sonuç şu: Ortalama bir kişi izlediği reklamların %2.21 ’ini anımsıyor. Peki neden? En önemli sebeplerin başında “medya saldırısı” altında olmamız geliyor. İlgimizi çekmeye çalışan o kadar çok şey var ki sonunda beynimiz filtre sistemlerini iyice sıkılaştırıyor, kendini giderek daha çok kapatıyor. Böylece bırakın birkaç gece öncesini, dün ne yediğimizi bile hatırlayamaz oluyoruz.

Pepsi mi Daha İyi Coca Cola mı?

1975’te Pepsi “Pepsi’nin Meydan Okuması” adlı deneyi başlatır. Hem de iyi bir tanıtım kampanyasıyla. Deney basittir. Martin Lindstrom’un Buy.ology kitabından notları paylaşmaya devam; Dünyanın dört bir köşesinde yüzlerce Pepsi görevlisi, alışveriş merkezleri ve süpermarketlerde kurulan bankolarda  masanın başında toplanan meraklı insanlara  üzerinde herhangi bir işaret bulunmayan iki bardak uzatırlar. Bunlardan birinde Pepsi, diğerinde ise tahmin edebileceğiniz üzere Coca Cola vardır. Denekler bardaklardaki kolayı içtikten sonra kendilerine hangisini daha çok beğendikleri sorulur. Pepsi yöneticilerinin beklentisi, sonuçların umdukları gibi çıkması halinde yaklaşık 70 milyar dolarlık Amerikan meşrubat sektöründe Coca Cola’nın hakimiyetine son vermektir. Şirketin pazarlama bölümü sonuçları topladığında bir miktar şaşırsalar da hepsinin yüzleri güler. Çünkü gönüllülerin yarısından fazlası Pepsi’yi Coca Cola’ya tercih etmiştir. Artık herşey bitmiş, savaş kazanılmıştır. Demek ki

Markaların Ölümle Dansı

Martin Lindstrom’un Buy.ology kitabı tam anlamıyla bir “bomba”. Yeni bitirdiğim kitaptan aldığım notları kısa kısa paylaşacağım. İşte bunlardan ilki; Amerika’da piyasaya sürülen her on üründen sekizinin kaderi başarısızlığa mahkum. 2005’te tüm dünya mağazalarının vitrinlerinde ilk kez yer alan 156.000 ürün , piyasaya her üç dakikada bir yeni bir ürün çıktığına işaret ediyordu. IXP pazarlama grubuna göre, dünya çapında her yıl kabaca 21.000 yeni marka piyasaya çıkıyor, ancak bunların %90’ı bir yıla kalmadan raflardan kayboluyor. Tüketici ürünlerinde tüm yeni markaların %52’si ve bireysel ürünlerin %75’i tutunamıyor. Peki buna çare ne? İnsanlara “Artık yeni marka üretmeyin!” diyemeyeceğinize göre markaların satın alma psikolojimizdeki yerini tespit etmek daha iyi bir çözüm. Yani biz hangi markaları nasıl, neden seçiyoruz?’un cevabı önemli. Ya da hangi markaları tercih etmiyoruz’un cevabı. Lindstrom’un buna cevabı; Nöropazarlama (neuromarketing). Nöropazarlama, kısaca beynimiz

Tanrı Facebook’u Korusun

CNN’de gördüğüm birkaç teknolojik gelişmeyi paylaşayım. Teknoloji Çığzedelerin Hizmetinde Kışın TV’den izlerdik çığ haberlerini. Çığda kar kütlesinin içinde kayolan, mahsur kalan insanların dramını. Birçok insan onları bulmak için ellerinde uzun çubuklarla dürterdi karı. Calgary üniversitesi’nde geliştirilen infrared kamera bu duruma önemli bir çözüm olacak gibi görünüyor. Portatif araç, karın içindeki ısı farklılığını gösteriyor, böylece karın içinde kazazedenin tam olarak nerede olduğu vakit kaybedilmeden tespit edilebiliyor.   Google Nexus S Telefonları Yörüngede Google’ın akıllı telefonu Nexus S’in doğumunu kutlamak için 7 tane balonla 7 telefon yörüngeye yollanmış. Bunlar yaklaşık 100.000 feet yükseliğe çıkmış. Bu sayede bazı donanım sensörleri de test edilmiş olmuş. Telefonların 60.000 feet’te çalışması durmuş –ki bu çoğu uçağın çıktığı yükseklikten daha fazla. Ancak düşerken tekrar çalışmaya başlamışlar. Taa ki düşene kadar.. Tanrı Facebook’u Korusun Amerikan askerleri

Ne Yer Ne İçer Bu Dünya?

Peter Menzel ve Faith D’Aluisio dünya’nın farklı ülkelerindeki yeme içme kültürünü inceleyip fotoğraflamış, sonra’da bunu güzel bir albüm yapmışlar; “Hungry Planet” yani “Aç Dünya” Menzel bir fotojurnalist yani fotoğraflarla bir haberi, hikayeyi görüntüleyip anlatıyor. çok sevdiğim bir tarzdır fotojurnalizm. Eğer okumak için zamanınız yoksa ya da okumayı sevmeyen biriyseniz bir olayı perde arkasını anlatmanın çok iyi yoludur foto jurnalizm. Faith D’Aluisio ise TV yapımcısı. Birlikte gezip ülke ülke dolaşmışlar. Ülkelerin yemek kültürlerini inceleyip fotoğraflamışlar, daha da iyi anlamak için de yemişler… Kaynak: Time Ülkelerin yemek kültürlerni inceleyip fotoğraflarken bir ailenin haftalık ortalama mutfak masrafını ve favori yemeklerini de tek tek not etmişler. what?   ySense!   yeeah!

Ay İçim Ürperdi! Seni Gerilla Marketing Seni

Web’de rastladığım birkaç güzel resmi paylaşmak istiyorum. İşte Google’ın Windows’u yorumlaması ve ortaya çıkan Chrome; http://www.oneblog.it/ Vee işte asıl konu; “Guerilla Marketing” yazınca aşağıdaki resimle karşılaşınca çok hoşuma gitti;  http://citrusme.com/blog/2009/8/17/guerilla_vs_gorilla Gerilla marketing lafını eminim biryerlerde mutlaka duymuşsunuzdur. Bu resmin yer aldığı blog’da da Gerilla Marketing’i saçma sapan yapıp işi Gorilla Marketing’e çevirenlere taşlamada bulunuluyor. Son yıllarda oldukça sık kullanılmaya başlanan bu terim yeni bir pazarlama anlayışı. Yeni derken 60’lı yıllara dayanıyor aslında yani yeni falan değil ama değişen koşullar ve zaman, tüketiciye artık sıradışı şeylerle gtmeyi gerektirdiğinden yıldızı tekrar parlayan bir anlayış.  Gerilla marketing’le ilgili yenimakale.com ’da güzel bir makale var; “Gerilla” teriminin nereden çıktığını ve bu pazarlama anlayışının gelişimini anlatıyor. Kabaca şöyle anlatabiliriz gerilla pazarlamayı;

Ailem Ninjalar Tarafından Kaçırıldı

İnternette birbirinden ilginç sayısız içerik var. Bunlardan birini paylaşmak istiyorum. İşte bunlardan biri yukarıdaki fotoğraf. Karate dersi için para dilenen bir dilenci. Karate dersi almak isteme nedeni ise ailesinin ninjalar tarafından kaçırılmış olması! Şimdi bu komik bir resim evet ama ya bunun yerine devlet ya da askeri bir takım gizli belgeler paylaşılırsa ne olur? Sonuçta internette bulunan ya da paylaşılan veriler özel ya da gizli diye ayırtedilmiyor. Aslında gizlilik kavramı kişiden kişiye değişen bir kavram. Tıpkı Wikileaks belgeleri gibi. Wikileaks.org sitesi de bu “paylaşım” felsefesi üzerine kurulmuş bir site aslında. Devlet, hükümletlerin, orduların, şirketlerin “gizli” olarak sınıflanan belgelerini “gizli” kaynakları sayesinde elde edip siteden tüm dünyayla paylaşıyorlar. Türkçe içeriklerde burada; h ttp://wikileakstr.blogspot.com/ Yeni bir site değil aslında. Yaklaşık dört yıldır yayındalar ama asıl bomba, Türkiye’yle ilgili içerikler yayınlanınca koptu ve medya