Kendi kültür ve tarihi hakkında doğru dürüst bilgisi olmayıp yine de kitaplarında hep bu kültürel ve tarihi motifleri anlatan (bazen de gerçek yaşamında bu konularda konuşur) bir yazardır Orhan Pamuk. O yüzdendir ki kitaplarına hiç ısınamadım. (Eğer doğruysa) İlber Ortaylı'nın bir tespiti var, bunu Facebook'ta gördüm;
Başlık şu; "İlber ORTAYLI' nın Orhan Pamuğa cevabı"
Orhan Pamuk un bir kitabında "imam ikindi namazı saatinde caminin balkonuna çıkarak ikindi ezanını okudu" şeklinde bir cümle geçmesi üzerine ilber Hoca orhana şöyle ayar vermiştir;
1. namazın saati olmaz vakti olur. saat ve vakit ayrı kavramlardır.
2. Minarenin balkonu olmaz şerefesi olur. üstelik ezan şerefeye çıkarak değil içeriden okunur.
3. Ezanı imam değil müezzin okur. Ortaya çıkan sonuç şu olmalıdır ki; toplumunun alışkanlık ve kültüründen haberi olmayan bir yazarın doğru eserler ortaya koymuş olması nobel almış bile olsa mümkün değildir.
Şimdi yukarıdaki yazı (ya da sözler) yalan da olabilir, uydurma da ama en azından şu var ki benimle aynı şeyi düşünmüş birileri daha varmış. (Thanks God!) Ne yapayım? Adamın kitabını okurken hormonlu meyve yiyormuş gibi oluyorum. Ağzımda sadece yapay bir tad oluyor.
Hissediyorum birşeyler anlatmaya çalıştığını ama o gerçek tadı alamıyorum çünkü doğal değil; Yaşanmış, görülmüş, dokunulmuş, nasırlı ellerle toplanmış değil. Oysa Yaşar Kemal öyleydi mesela. Vallahi öyleydi...
Başlık şu; "İlber ORTAYLI' nın Orhan Pamuğa cevabı"
Orhan Pamuk un bir kitabında "imam ikindi namazı saatinde caminin balkonuna çıkarak ikindi ezanını okudu" şeklinde bir cümle geçmesi üzerine ilber Hoca orhana şöyle ayar vermiştir;
1. namazın saati olmaz vakti olur. saat ve vakit ayrı kavramlardır.
2. Minarenin balkonu olmaz şerefesi olur. üstelik ezan şerefeye çıkarak değil içeriden okunur.
3. Ezanı imam değil müezzin okur. Ortaya çıkan sonuç şu olmalıdır ki; toplumunun alışkanlık ve kültüründen haberi olmayan bir yazarın doğru eserler ortaya koymuş olması nobel almış bile olsa mümkün değildir.
Şimdi yukarıdaki yazı (ya da sözler) yalan da olabilir, uydurma da ama en azından şu var ki benimle aynı şeyi düşünmüş birileri daha varmış. (Thanks God!) Ne yapayım? Adamın kitabını okurken hormonlu meyve yiyormuş gibi oluyorum. Ağzımda sadece yapay bir tad oluyor.
Hissediyorum birşeyler anlatmaya çalıştığını ama o gerçek tadı alamıyorum çünkü doğal değil; Yaşanmış, görülmüş, dokunulmuş, nasırlı ellerle toplanmış değil. Oysa Yaşar Kemal öyleydi mesela. Vallahi öyleydi...
Comments