Skip to main content

Posts

Konferanslar, Seminerler, Toplantılar

Bugün gündem yoğun. Dünya'da ve Türkiye'de Ceza Hukuku Reformları Kongresi Ataköy Yerleşkesi Önder Öztunalı Konferans Salonu'nda başladı. Basın'ın yine yoğun ilgisi var. Yerli, yabancı birsürü hukukçu burada. Ek olarak öğleden sonrayı mobil pazarlama /iletişim konulu toplantılarına ayıracağım. Bu arada 2 haziran'da MyNet'in çok güzel bir konferansı var; Global Trendler ve İnteraktif Dünyaya Yaratıcı Bakış. İşte konuklar ve konular; * İnteraktif Dünyaya Yaratıcı Bakış - Nils Müller (TrendOne) * Global Trendler - Sven Tollmien. Bir aksilik olmazsa mutlaka katılmaya çalışacağım buna. Bu aralar okuduğum en ilginç kitaplardan biri "Gelecek Dosyaları". Richard Watson'ın kitabı önümüzdeki 50 yılda neler olacağı üzerine güzel bir beyin cimnastiği. Kitap, bazıları ilginç bazıları kışkırtıcı tahminlerle dolu. İşte bazı başlıklar; • Gelecekte niçin uzun banyo yapacağız? • Orta Doğu, tüm dünyayı dize mi getirecek? • Makineler, insanların yerini alabi

Vallahi Öyleydi...

Kendi kültür ve tarihi hakkında doğru dürüst bilgisi olmayıp yine de kitaplarında hep bu kültürel ve tarihi motifleri anlatan (bazen de gerçek yaşamında bu konularda konuşur) bir yazardır Orhan Pamuk. O yüzdendir ki kitaplarına hiç ısınamadım. (Eğer doğruysa) İlber Ortaylı'nın bir tespiti var, bunu Facebook'ta gördüm; Başlık şu; "İlber ORTAYLI' nın Orhan Pamuğa cevabı" Orhan Pamuk un bir kitabında "imam ikindi namazı saatinde caminin balkonuna çıkarak ikindi ezanını okudu" şeklinde bir cümle geçmesi üzerine ilber Hoca orhana şöyle ayar vermiştir; 1. namazın saati olmaz vakti olur. saat ve vakit ayrı kavramlardır. 2. Minarenin balkonu olmaz şerefesi olur. üstelik ezan şerefeye çıkarak değil içeriden okunur. 3. Ezanı imam değil müezzin okur. Ortaya çıkan sonuç şu olmalıdır ki; toplumunun alışkanlık ve kültüründen haberi olmayan bir yazarın doğru eserler ortaya koymuş olması nobel almış bile olsa mümkün değildir. Şimdi yukarıdaki yazı (ya da sözl

Yoğun İnteraktivite Semineri Part II

Unutmadan, Nihat Kahraman güzel bir chart gösterdi. Marka etrafında yaşanan internet medya planlaması hakkında. İçerik (süreç) şöyle işliyor; Brif doğrultusunda hedef ve site seçimi > Stratejik planlama ve satın alma > Kreatif yönetim ve operasyon > Ölçümleme ve optimizasyon. Yani süreç aslında kabaca böyle yaşanıyor. Ne kadar kolay değil mi? Ne dedi başka Kahraman? Bir önceki kampanyanın incelenmesi, rakiplerin konumunun göz önünde bulundurulması, hedef kitlenin analiz edilmesi, sektörel verilerin takibi, sitelerin hangi sayfalarında yer almanızın iyi olacağı, o sayfada hangi reklam formatının daha ilgi çektiği, zaman belirlemesi (örneğin spor siteleri hafta sonları daha aktif vb.) gibi konularda diğer önemli ve göz önünde bulundurulması gereken konular. ProAd'den Ziya Alemdar sahne aldı. Şimdi, o Nihat'tan öncemiydi sonramıydı hatırlamıyorum. Neyse Alemdar'da ölçümeleme üzerinde durdu. Yani "neyi ölçeceğiz?" sorusunu üzerinde. Gösterim mi? Tıklam

Yoğun İnteraktif Bir Seminer

Yoğun İnteraktivite semineri, 6 Mayıs perşembe günü IAB Turkiye'nin katkılarıyla Denizbank -Deniz Akademi binasında gerçekleştirildi. İşte seminer'den notlar; Açılış konuşmasını IAB'den Levent Erden yaptı. Adamın gerçekten güzel bir ses tonu var. Öyle dolunca dinlemek keyifli oluyor tabi. Gel gör ki iki lafından biri "saçma sapan"dı. Reklam ajanslarına giydirdi, ölçümlemeye giydirdi, ölçüm yapana giydirdi, herkese bir şekilde giydirdi. Bu "saçma sapan" tavrı olmasa dinlenesi bir adamdı bence. Gelelim söylediklerine; Türkiye'de 21 milyon tekil internet erişimi var. Biliyorsunuz Facebook'un amiral gemilerinden biri Türkiye ve 18 milyon Türk Facebook'ta. Peki neden bu insanlar iletişim için burayı tercih ediyor? (Bu soruyu Erden mi sordu yoksa benim mi aklıma geldi de yazdım hatılamıyorum. Zekice bir soru... Kesin o sormuştur.) Pazarlama strateji'dir. Strateji de total düşünülmesi gereken bir şeydir. (Tamam, birebir söylenenleri yazmad