Skip to main content

Posts

Post Apokaliptik Geleceğimiz

Kırsal kesimde, küçük şehirde yaşayan bir insan için bu tür filmler çok fazla bir şey ifade etmez. Çünkü günlük yaşamı bu filmlerden çok da farklı değildir. Sakin, sessiz bir yaşam temposu, herkesin birbirini tanıdığı, selamlaşıp sohbet ettiği, evle işyeri arasının ortalama on dakika tuttuğu, daha ucuza, daha sağlıklı, daha huzurlu yaşanan bir dünyadır onlarınkisi. Belki de en önemlisi “az’la da mutlu bir şekilde yaşayabilen” insanlardır onlar. Bu ikinci tip insan için, post apokaliptik bir film, olsa olsa sadece “ilginç” bir yapımdır. Bilim kurgunun son yıllarda moda olan alt türlerinden biridir “Post apokaliptik kurgu” . Bunun nedeni, doğal olarak dünyamızın kabaca son 50 yılda başına gelenlerdir. Başına gelenler derken bunun müsebbibi tabi ki biz insanoğluyuz. Peki bilimkurgu türü içinde posta apokaliptik örneklerin bu kadar sevilmesi, tutulması ve moda olmasının nedeni nedir? Belki de bir tür günah çıkarma... Kendimize ve dünyaya yaptıklarımızdan dolayı başımıza gelenlerin drama

Yarışma ve Değerlendirme Sürecinin Doğası

Tasarımcı, logonun bir gün bir t-shirt üzerinde iplik dikişle, 2 cm’lik bir alanda uygulanacağını da düşünmelidir. Ondan rozet yapılacağını, serigraf baskıyla kalem vb. medyalarda uygulanacağını, interaktif medya için 3D hale dönüştürülmesinin gerekeceğini de düşünmelidir. Geçtiğimiz ay, Rekabet Kurumu için düzenlenen logo yarışmamız sonuçlandı. Bu konuda pek çok şey söylendi ve hala da söylenmeye devam ediyor. 1900 küsür çalışma yollandı ve ne acıdır ki bunların büyük bir kısmı logo “olamayacak” çalışmalardan oluşuyordu. Aslında genel anlamda durumun ne kadar iç karartıcı olduğunu göstermesi açısından önemli bu. Peki neye göre “olamayacak”? Her işin nasıl kendine göre kural ve kaideleri varsa grafik tasarımın da kendine göre kural ve kaideleri vardır. Estetik, fikir, bu işin önemli ayakları olsa da ve bunlar kişiye göre değişse de değişmeyen birtakım kurallar da var. Bunları burada anlatmaya kalkmak yanlış. Buna ne yer ne de zaman yeter. Ancak bunlar zaten Indiana Jones filmlerindek

Ekonomik Kriz ve Görsel İletişimci

Serbest çalışan fotoğrafçılar, illüstratörler, grafik tasarımcılar, grafik operatörleri, web tasarımcıları için her zaman ve her koşulda iş var. Çünkü kriz ortamı bile ekonomik açıdan bazı fırsatların (damping, kampanya vb.) doğduğu ortamlardır. Bu ekonomik fırsatları değerlendirenler seslerini daha çok duyurmak isteyeceklerdir ki bu da tanıtım, reklam anlamına geliyor. Bir yılı daha deviriyoruz. Bu yıl genel olarak ekonomik (aslında siyasi ama etkileri ülkemizde her zaman olduğu gibi ekonomik) sıkıntılarla geçti diyebiliriz. Tüm bunlar gerek reklam verenleri gerekse tüketicileri her anlamda olumsuz etkiledi. Aslına bakarsanız biz bunlara alışığız; ama uzun zamandan sonra ilk defa Avrupa ülkelerinin, Amerika’nın da bu konuda canı yandı. Küresel krizin önümüzdeki yıl daha da artacağı öngörülüyor. Peki bunların görsel iletişimciye etkisi nedir? Ülkemizde bildiğiniz gibi ilk kısılan kalem reklam harcamalarıdır. Bu, reklam sektöründe çalışan birçok insanın durumdan olumsuz etkilenmesine

Yaratıcılığın Hammmadesi Olarak Kurgu

Pudovkin, film için kullanılan “çevirmek” terimini şiddetle reddeder ve bu kelimenin sinema terminolojisinden çıkarılması gerektiğini savunur. Pudovkin’e göre sinema sanatının temeli kurgu’dur. (1) Aslına baktığımızda kurgunun pek çok sinemacı için ne kadar önemi olduğunu görebiliriz. Yönetmen bir sahneyi çekerken bir görüntüyü asıl amacının dışında, hayalindeki imgeyi yansıtmak üzere kurgulayarak kullanır. Böylece görünenin ötesinde farklı anlamlar objeye, görüntülere yüklenmiş olur. Bu bazen çekimden sonra kurgu masasında da yapılan bir anlatım biçimidir. Birçok sinemacı çekim süreci istediği gibi gitmesine rağmen kurgu masasında hayalindeki eserden uzaklaşmış ve hedeflediği sonucu alamamıştır. Kurgu masasında başta önemli olarak kabul edilen birçok sahne kesilip atılmış, önceden öngörülemeyen birçok sahne birleşimi yaşanmış ve sonuçta da ortaya neredeyse çekimden bile farklı eserler çıktığı olmuştur. Pudovkine göre film çevrilmez “kurulur.” Bu konuda şöyle bir yaklaşımı örnek

Indiana Jones'un Şapkası nasıl Hazırlanır?

Genç sanatçılar artık konvansiyonel yöntemlerle teknolojiyi birleştirme sürecinde. Bunun güzelliği, teknolojiyi kullanarak gerçekçi görünen hem de geleneksel yöntemlerle bu gerçekçiliği "hissettiren" çalışmaları görmemizde... Geçenlerde DVD'de "Kutsal Hazine Avcıları"nın yapım belgeselini seyrediyordum. Bölümün birinde, filmin kostüm tasarımcısı Deborah Nadoolman şen kahkahalarla İndie'nin kıyafetlerini nasıl tasarlayıp hazırladıklarını anlatıyordu; Deborah, ünlü pasaklı fötr şapka, deri mont kombinasyonunun eskizlerini tamamlayıp beğendirdikten sonra arayışa geçer. Aradıklarını da Paris'te şapka satan bir yerde bulur. Sonra sıra şapka ve montları filmin atmosferine uyarlamaya gelir. Deborah şapkaları yerlere atıp üstlerinde tepinir. Sandalyeye koyup üstlerine oturur. (Hatta Harrison'da bu eğlenceye katılır.) Son olarak biraz da toz toprak atarak şapkaları Indiana'nın vizyonuna uygun hale getirirler. Deborah'la yapılmış güzel bir so

İnternet Asıl Bize Yaradı

Artık tüm sorumluluk sanatçı'da. Kendini tanıtma, tanışma, iletişim kurma anlamında en fazla gayret eden, dahası bunda sürekliliği en iyi sağlayabilen kişiler daha çok ön plana çıkacak. İtalya’dan Japonya’ya dek dünyanın çeşitli yerlerinden görüştüğümüz tüm tasarımcıların ortak sözü internetin sınırları kaldırdığı ve dünyanın farklı yerlerinden tasarımcıların birbiriyle daha fazla etkileşime geçtiği yönünde. Evet bu doğru… Amenna. Ancak Avrupa, Amerika ve bir miktar da Asya’daki görsel iletişim dünyasından sanatçılar zaten dergiler yoluyla iletişim halindeydi. Novum “Gebrauchsgrafik” 1920’li yıllardan beri hem de dört dilde (Almanca, İngilizce, Fransızca, İspanyolca) Avrupa’da reklam ve grafik tasarım dünyasında bir etkileşimi sağlıyordu. IDEA , yaklaşık 30 yıldır Japonya’da yayınlanıyor ve Japon tasarımcıların dünyayla etkileşimini sağlıyor. Step by Step 80’li yıllarda tüm dünya’da grafik tasarımcıların yeni teknikleri, gelişmeleri takip ettikleri bir dergiydi. Kıs

Joker Üzerine Notlar

Joker, Harvey Dent’le hastanedeki sahnelerinde hesapsızlıktan, plansızlıktan dem vuruyordu. Joker’in kaos ve anarşiyi öven, ajitasyon ve manipülasyon yüklü konuşması Dent’i “İki Yüz” karakterine dönüştürdü.  Joker’in yüzündeki yarayla ilgili anlattığı hikayelerden biri de karısıyla ilgilidir. Bu hikaye, Batman çizgiroman serilerinden birinde (Batman – The Killing Joke) (1) geçen bir hikayedir ve burada Joker karakterinin orijini anlatılır. Joker’in bir zamanlar nasıl iyi kalpli bir adam olduğu, nasıl bir dönüşüm geçirdiği anlatılır. Albüm muhteşem; çizgiroman meraklılarına tavsiye ederim. Aslında bu ayrıntı bile başlı başına Nolan kardeşlerin senaryo aşamasında bu işe ne kadar önem verdiklerini, işlerini ciddiye aldıklarını dahası işlerini ne kadar severek yaptıklarını gösteriyor. Joker bir anarşist... Alfred’in de dediği gibi “Bazıları sadece dünyanın yanışını izlemek ister”. Ölümden korkmuyor Joker; hatta bunu istiyor bile denebilir. Peki ama neden? Cehennem Silahı’nda