Skip to main content

Bağışıklık Sistemi Nasıl Güçlendirilir?

Öncelikle şunu iyi bilin ki, bağışıklık sisteminizi tek bir ilaç, hap alarak ya da bir şeyi yiyerek güçlendiremezsiniz. 

Karmaşık bir sistem olan bağışıklık sistemini, hastalığa sebep olan virüs ve bakterilere karşı güçlü tutmak için yapmanız gereken birden fazla şey var. Bunların başında hayat tarzı geliyor. Sağlıklı bir hayat tarzı benimsemek zaten birçok tedbiri de içinde barındırıyor. 

Düzgün Beslenin. Nasıl mı?
Meyve/sebze suyu içmeyin, onları yiyin! Vitaminlere abanmayın. Vitaminlerin çoğunu zaten böyle bir beslenme düzeninde alıyoruz. Üstelik c vitamini suda çözünen ve vücudun depolamadığı bir vitamin. Ekstra alınan her vitaminin böbreklere yüklenen ek bir yük olduğunu unutmayın.

Vücudumuzda canlı hücrelerden daha fazla bakteri var. Bu sizi korkutmasın çünkü bakterilerin büyük kısmı yararlı canlılardır. Cilt, boğaz ve özellikle bağırsak floramızdaki bakteriler, her gün bıkmadan yorulmadan (aslında yorulup ölüyorlar ama vazgeçmeden işlerini yapıyorlar) sağlığımızı korumak için savaşıyorlar. Hatta çoğu zaman "bize rağmen" bizim için çabalıyorlar. 
Vücudumuzdaki bakterilerle, Özellikle de bağırsak bakterilerimizle simbiyotik bir ilişki içinde olduğumuz biliniyor. Güçlü bir bağırsak florası için yüksek lifli gıdalar, bakliyat, fermante gıdalar (fermante süt, sebze, ekmek ürünleri) ve mümkün olduğunca çeşitli gıdalar almak lazım. 

Bu noktada turşu, kefir, yoğurt gibi bakteri tabanlı fermante gıdaların faydalarıyla ilgili ortak kabul gören bir görüş yok. Sorun, bu gıdalardaki faydalı bakterilerin sindirimden geçmeyi başarıp bize fayda sağlayacak kadar uzun süre içeride kalmayı başarmalarıyla ilgili. Az öne "bize rağmen" dediğimi hatırlayın! İşte o bize rağmen lafı özellikle sigara, alkol tüketimi, çeşitli gıdaları "sevmiyorum" diyerek yemeyişimiz, düzenli uykuyu küçük görmemizle ilgili.

Sigara içmeyin, Alkolü azaltın!
Yapılan bir araştırmaya göre, 55 ila 79 yaşlarındaki bir grup sigara içmeyen amatör bisikletçinin hala gençlerin bağışıklık sistemlerine sahip olduğunu gösterdi. Sigarayı bırakın ya da azaltın. İlk başta bırakmak çok iddialı olabilir. Bunu yapanların çoğu geri başlıyor. Bunun yerine sistematik olarak azaltmayı deneyin. Günlük tüketim rakamı belirleyin ve ona uyun. Bu rakamı bir süre (örneğin 1 hafta) sürdürün. Sonraki hafta bu rakamı bir adet azaltın. Bu şekilde her hafta yavaş yavaş azaltarak sürdürülebilir bir savaş yürütüp, kesin bir galibiyet alabilirsiniz.

Yoğun alkol kullanımının bağışıklık hücrelerini yok ettiği biliniyor. Ek olarak alkol tüketimi, makrofaj koruyucu hücrelerini ve vücudu hastalıklara karşı koruyup savunan antikorlar üreten lenfosit hücrelerini yok ediyor. 

Kozmetik Kullanımını Azaltın!
Cildimizi de de koruyucu bir bakteri floramız var ve ona da özen göstermeliyiz. Hakkında henüz fazla bir bilgi olmasa da dış saldırllara karşı ilk koruyucu kalkanımız onlar. Hatta bazı insanların yaptıkları yemeklerin diğer insanlardan daha lezzetli olmasının sebebini bile cilt floramızdaki bakterilere bağlayanlar var. Bunun yanında ultraviyole ışınlar (korunmasız aşırı güneşte kalmak), anibakteriyel sabunlar (çoğu Avrupa ülkesinde ve Amerika'da kullanım kısıtı olsa da hala birçok ülkede kullanımı serbest) ve elbette kozmetik ürünler cilt floramızı yok ediyor.  

Düzenli Uykunun Gücü
Ortalama 7 saatlik bir uykuya alışın. Bağışıklık sisteminin özellikle çocuk ve gençlerde derin uyku aşamasında kendini yenilediği biliniyor. Sağlıklı uykuyu engelleyen her durumu (yüksek oda sıcaklığı, odanın fazla nemli/kuru  havası, burun tıkanıklığı, horlama vb.) ortadan kaldırmaya çalışmak önceliğiniz olsun. Çünkü deliksiz ve iyi bir uyku, bağışıklık sisteminizin toparlanması için her tür ilaçtan daha fazla etkili olabilir.

Stresi İyi Yönetin!
Stresten uzak durun gibi gerçekçi olmayan önerileri bir yana bırakın. Stres hayatın bir parçası ve bazen gerekli de. Önemli olan stresi iyi yönetmek. Örneğin, bir iş sorununu ele alalım. Bugün düzeltebileceğiniz bir şeyse üzerine kafa yorun. Ancak bugün düzeltebileceğiniz bir şey değilse ona kafa yormak sağlığınız için iyi değil. Sorunu unutun demiyorum. Sadece zamanı gelene dek zihninizin arka planına atın ve bugünün problemini çözmeye odaklanın.

Mutlaka egzersiz yapın!
Ofiste çalışıyor da olsanız, oturduğunuz yerde ya da dar bir yerde ayakta yapabileceğiniz kısa, birkaç dakikalık egzersizler var. Youtuba'da bulabilirsiniz.
Fiziksel olarak formda olma, spor ve egzersiz çok önemli. Beyaz kan hücreleri, egzersiz sayesinde kan akışımızı artırmamız sayesinde vücudumuzda dolaşırlar. Bu sayede vücudumuzun herhangi bir yerindeki tehditleri daha kolay tespit edebilirler.
Stres konusuna değinmiştik. Spor ya da egzersizin stresi azalttığı da bir gerçek. Bazı stres hormonları bağışıklığı baskılayabiliyor. Dolayısıyla stresi iyi yönetmek, bunun için de egzersiz ya da spor yapmak çok önemli. 

Koronavirüs'le ilgili tekrar hatırlatalım; Çoğunlukla damlacık iletimiyle yayılıyor. O yüzden hijyen önemli. Ellerinizi antibakteriyel olmayan normal sabunla yıkayın. Öksürük ve hapşırık durumunda mutlaka mendil, elbise koluna hapşırın ya da öksürün.

what? ySense! yeeah!

Comments

Popular posts from this blog

KitKat Japonya’da Neden Bir Numara?

KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde Japonlar hemen birşey farketti; “Kitto Katsu”  Japonlar ya da genel olarak Uzakdoğu toplumları uğur, uğursuzluk, lanet konularında hassaslar. Örneğin “4” sayısı. Herhalde Asya kültüründeki en talihsiz sayı 4 . Okunuşu, “si” şeklindedir ve “ölüm” anlamına gelen “şı”ya benzer. Bunun yanında “8” (hachi) sayısı, zenginlik, servet anlamına gelen Çince sözcüğe benzerliğinden dolayı Asya kültürü’nde en sevilen sayıdır . Pekin Yaz Olimpiyatları’nın açılış tarihini hatırlayan var mı? Söyleyelim; 08.08.08 ’de saat tam 08.08.08 ’de. Bu işin avantajları da yok değil. Örneğin Nestle ’nin KitKat çikolatası’nın Japonya’da en çok tercih edilen çikolatalardan biri olduğunu biliyor muydunuz? Bunun nedeni, çikolatanın isminden dolayı uğur getirdiğine inanılması. KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde insanlar hemen birşey farketti. Çikolata’nın ismi “Daima kazan!” anlamına gelen Japonca “Kitto Katsu” sözcüğüne benziyordu. Zamanla öğrenciler arasında,

Corona En Güzel Nasıl İçilir? - How to Drink Corona?

Corona, bizde pek yaygın tüketilmese de dünya çapında epey hayranı olan bir bira markası. Corona’nın bu kadar sevilen ve ünlü olmasının sebeplerinden biri de içim şekli. Corona is a beer brand that has many fans around the world, although it is not widely consumed in our country. One of the reasons why Corona is so popular and famous is the way I drink. Corona, sıkılıp şişenin ağzından içine tıkılan bir parça limonla içilen; yani böyle bir içme ritüeli olan bir bira. Elbette normal de içebilirsiniz ama Corona’yı Corona yapan onun böyle içiliyor olması.  Corona, a piece of lemon that is squeezed and clicked from the mouth of the bottle; that is, a beer with such a drinking ritual. Of course, you can also drink normally, but that's what makes Corona Corona so. Peki bu ritüel nereden geliyor? Bu, Latin kültürüne özel, biranın tadını güzelleştirdiğine inanılan bir ritüel olup, dünyaya böyle yayılmış olabilir mi? So where does this ritual come from? This is a ritual specia

Nasuh Mahruki Ne Demek?

Nasuh Mahruki’yi herkes az çok tanır; ünlü dağcımız, doğa sporları uzmanı ve AKUT’un kurucusu. Geçen gün İKÜ Önder Öztunalı salonunda bir seminer verdi Mahruki. Semineri İKÜ Etkili İletişim Kulübü oranize etti. Caner, Ecem ve Recep’i kutluyorum, bu kulüp harika iş çıkarıyor. Bunun faydasını ileride görecekler.  Mahruki yeni çıkan kitabını (Kendi Everestinize Tırmanın) da anlattı seminerde, hatta seminerin içeriği de büyük oranda  kitaptandı sanırım. Peki ne anlattı Mahruki? …Şeeey güzel bir soru, çünkü not alsam bile bazı yerlerde anlamakta zorlandım. Mahruki iyi bir dağcı olabilir ama iyi bir anlatıcı olmadığı kesin. Salondaki gençlerin gözlerinin kapanmasını engelleyen yegane şey Mahruki’nin ünü ve sunumunda yer alan dağda bayırda çekilmiş gerçek aktüel görüntülerden oluşan videolardı. Hitabet konusunda çalışması gerek. Şöyle bir etrafıma bakındığımda salonu dolduran gençlerden not tutan kimse göremedim. Herkes sadece izledi. Oysa arada not da alsalar ne güzel olurdu değil mi