Sosyal medya platformları deyince akla face geliyor tabi (bu arada o kadar aileden oldu ki Zeliş ya da Memo der gibi hitap ediyoruz facebook’a). En çok kullanılan o olduğu için bu ünvan da onun. Peki nasıl oluyor face’de sosyal medya iletişimi?
Efendim, öncelikle face dışarıdan bazı uygulamalar yükleyebilmenize olanak tanıyor. Örneğin sitenizde zaten hazır olan bir etkinlik takvimi uygulamanız varsa onu face’e aktarabiliyorsunuz ya da bir “Ürün Galerisi” özelliğini ekleyebiliyorsunuz; böylece face’deki sayfanız daha zengin, kitleniz için daha cazip hale geliyor.
Bir de face’in size sunduğu uygulamalar var. Örneğin anket, yorum yazma, foto/video ekleme ya da discussions’lar. Elbette Wall’a bir haber, duyuru (ya da görsel) ekleyerek sayfanın takipçilerine de bilgilendirme yapıyorsunuz. Tüm bunlar pazarlama iletişimi için kullanabileceğiniz çok kullanışlı araçlar.
Takipçilerinizin buradan size soru sorması, yorumlarda bulunması (ya da sizin sayfanızda ama kendi aralarında konuşması) ise işin en zevkli ama bir o kadar da dikkat edilmesi gereken kısmı oluyor sayın efendim. Eskiler buna Reputation Management ya da İtibar Yönetimi demişler.
Söylentiye göre 1700’lü yıllarda Refik isimli bir Türk yaşarmış İngiltere’de. Bunun bir de Renault 12 Station arabası varmış. Bu yabancı ya zamanla refik station demeye başlamış İngilizler bizimkine. Kasapmış Refik. Gelen müşterilerine de kanı akıtılmış, helal et kesip yedirirmiş. Tabi elin gavuru ne bilir helali haramı. “Neden böyle kesiyorsun Refik? Why? Whhhy?” diye soranlara da “Bu işin usülü böyle yeenim. İtibarım için domuz satmam, eti de böyle keserim.” demiş. Anlamamışlar tabi ne demek istediğini ama hoşlarına gitmiş. “İtibarını ne kadar düşünüyor refik station” demişler.
Zamanla bu itibarını düşünme meselesi refikstation, refitation ve sonunda reputation management olarak kalmış. Evet ne diyorduk, itibar yönetimi face’de en dikkat edilmesi gereken konulardan biri. İnsanlar artık bu sayfaları Call Center gibi kullanıyor. Buradan firmaya soru soruyor ve hemen cevabını bekliyor. Bir şikayette bulunuyor ve yine en kısa sürede cevap vermenizi bekliyor.
Eskiden forumlarda yine aynısı yapılırdı ama bu daha çok diğer kullanıclarla yaşadığı sorunu paylaşmak, olanı biteni millete duyurmak demekti. Yani kimse firma yetkillilerinin buradan kendilerini takip etmesini ve sorunlarını şözmesini beklemezdi. Oysa bugün öyle değil. tüketici artık sizin sitenize gelmiyor. Diğer insanlarla sosyalleşitiği o web platformlarında takılıyor. Orada dertleşiuyor, orada soru soruyor. Derdinin devasını, sorusunun cevabını da yine orada bulmak istiyor.
Ha, siz firma olarak orada yer alır ve müşterinin problemini orada dinleyip ona orada yanıt verirseniz dadından yinmeyecek başarılı bir CRM çalışması gerçekleştirmiş oluyorsunuz.
Tabi bu platformlar 7/24 yaşayan organik bir yapı gibi. O yüzden mümkün olduğunca sık ve sürekli takip edilmesi önemli. Yani biri sayfanıza gelip bir ürün/hizmetiniz hakkında soru sorar, siz tutup bunu birkaç gün sonra okur ve cevap yazarsanız bu işin anlamı kalmıyor. O yüzden “sürekli takip” sosyal medya iletişiminde bir diğer önemli konu oluyor efendim.
Efendim, öncelikle face dışarıdan bazı uygulamalar yükleyebilmenize olanak tanıyor. Örneğin sitenizde zaten hazır olan bir etkinlik takvimi uygulamanız varsa onu face’e aktarabiliyorsunuz ya da bir “Ürün Galerisi” özelliğini ekleyebiliyorsunuz; böylece face’deki sayfanız daha zengin, kitleniz için daha cazip hale geliyor.
Bir de face’in size sunduğu uygulamalar var. Örneğin anket, yorum yazma, foto/video ekleme ya da discussions’lar. Elbette Wall’a bir haber, duyuru (ya da görsel) ekleyerek sayfanın takipçilerine de bilgilendirme yapıyorsunuz. Tüm bunlar pazarlama iletişimi için kullanabileceğiniz çok kullanışlı araçlar.
Takipçilerinizin buradan size soru sorması, yorumlarda bulunması (ya da sizin sayfanızda ama kendi aralarında konuşması) ise işin en zevkli ama bir o kadar da dikkat edilmesi gereken kısmı oluyor sayın efendim. Eskiler buna Reputation Management ya da İtibar Yönetimi demişler.
Söylentiye göre 1700’lü yıllarda Refik isimli bir Türk yaşarmış İngiltere’de. Bunun bir de Renault 12 Station arabası varmış. Bu yabancı ya zamanla refik station demeye başlamış İngilizler bizimkine. Kasapmış Refik. Gelen müşterilerine de kanı akıtılmış, helal et kesip yedirirmiş. Tabi elin gavuru ne bilir helali haramı. “Neden böyle kesiyorsun Refik? Why? Whhhy?” diye soranlara da “Bu işin usülü böyle yeenim. İtibarım için domuz satmam, eti de böyle keserim.” demiş. Anlamamışlar tabi ne demek istediğini ama hoşlarına gitmiş. “İtibarını ne kadar düşünüyor refik station” demişler.
Zamanla bu itibarını düşünme meselesi refikstation, refitation ve sonunda reputation management olarak kalmış. Evet ne diyorduk, itibar yönetimi face’de en dikkat edilmesi gereken konulardan biri. İnsanlar artık bu sayfaları Call Center gibi kullanıyor. Buradan firmaya soru soruyor ve hemen cevabını bekliyor. Bir şikayette bulunuyor ve yine en kısa sürede cevap vermenizi bekliyor.
Eskiden forumlarda yine aynısı yapılırdı ama bu daha çok diğer kullanıclarla yaşadığı sorunu paylaşmak, olanı biteni millete duyurmak demekti. Yani kimse firma yetkillilerinin buradan kendilerini takip etmesini ve sorunlarını şözmesini beklemezdi. Oysa bugün öyle değil. tüketici artık sizin sitenize gelmiyor. Diğer insanlarla sosyalleşitiği o web platformlarında takılıyor. Orada dertleşiuyor, orada soru soruyor. Derdinin devasını, sorusunun cevabını da yine orada bulmak istiyor.
Ha, siz firma olarak orada yer alır ve müşterinin problemini orada dinleyip ona orada yanıt verirseniz dadından yinmeyecek başarılı bir CRM çalışması gerçekleştirmiş oluyorsunuz.
Tabi bu platformlar 7/24 yaşayan organik bir yapı gibi. O yüzden mümkün olduğunca sık ve sürekli takip edilmesi önemli. Yani biri sayfanıza gelip bir ürün/hizmetiniz hakkında soru sorar, siz tutup bunu birkaç gün sonra okur ve cevap yazarsanız bu işin anlamı kalmıyor. O yüzden “sürekli takip” sosyal medya iletişiminde bir diğer önemli konu oluyor efendim.
Comments