İş, ikili ilişkilerle yürürmüş. Aramak gerekiyormuş. Yüzyüze konuşma imkanı varsa telefonda konuşmamak, telefonla konuşma imkanı varsa maille falan yazışmamak gerekiyormuş.
Telefonda gülümseyerek konuştuğunda, karşıdaki seni göremese bile bunu anlayabiliyormuş. Bu da kurulan iletişimin çok daha güzel ve başarılı geçmesini sağlıyormuş.
Karşımızdakini dinlerken "ekstra" bir dikkatle dinlemek, bazı detayları daha hızlı ve iyi anlamamızı sağlıyormuş. Dahası, karşımızdaki kişi de bizim bu dikkatimizi, gösterdiğimiz özeni farkediyormuş. Böylece insanların saygısını kazanıyormuşuz.
Başarılı ve kaliteli insanlarla tanışmak, arkadaşlık kurmak önemliymiş. Bu ilişkiler hem özel hayatımız hem de iş hayatımızda daha başarılı ve huzurlu olmamızı sağlıyormuş. Konuşurken karşımızdakinin gözlerinin içine bakarak konuşmak çok önemliymiş. Bu başta insana biraz zor gelse de kısa sürede kazanılabilen bir alışkanlıkmış.
Meğer düşünceler ve huylar bitkiler gibiymiş. Sulayıp besledikçe büyür ve gelişirlermiş. Olumsuz düşünceler, kötü huylar ve fikirler düşünüp üzerlerinde kafa yordukça beslenir ve büyürmüş. Aynı şekilde güzel ve olumlu düşünceler, fikirler, hayaller de üzerlerinde düşündükçe, hayal ettikçe büyür gelişirmiş. Kötü alışkanlıklardan kurtulmak için önce kafamızda bunları beslemeyi kesmek gerekiyormuş. Bunları kafamızdan çıkarmak, zihni bunlarla meşgul etmemek zamanla bunları susuz bırakıp gelişmelerini önleyecekmiş. Susuz kalmış bitki gibi bunlar zamanla küçülür, giderek çürürür ve yok olurlarmış.
Tanıştığımız insanların ismini "unutmamak" hayatımızda hiç aklımıza gelmeyecek faydalar sağlarmış. Müşterilerimizle sadece iş konuşmak yerine hayatı da konuşmak, dertlerini, alışkanlıklarını, hobilerini, korkularını öğrenmeye çalışmak ve kendimizinkileri de onlarla paylaşmak kalıcı dostlukların ve iş ilişkilerinin anahtarıymış.
Başarı sadece çalışmaya, yaptığımız işlere bağlı değilmiş; tanıdığımız insanların başarısına, onlarla ilişkilerimizin başarısına da bağlıymış. Meğer başarılı insanlar hep bunları yaparmış... Yok daha neler...
Telefonda gülümseyerek konuştuğunda, karşıdaki seni göremese bile bunu anlayabiliyormuş. Bu da kurulan iletişimin çok daha güzel ve başarılı geçmesini sağlıyormuş.
Karşımızdakini dinlerken "ekstra" bir dikkatle dinlemek, bazı detayları daha hızlı ve iyi anlamamızı sağlıyormuş. Dahası, karşımızdaki kişi de bizim bu dikkatimizi, gösterdiğimiz özeni farkediyormuş. Böylece insanların saygısını kazanıyormuşuz.
Başarılı ve kaliteli insanlarla tanışmak, arkadaşlık kurmak önemliymiş. Bu ilişkiler hem özel hayatımız hem de iş hayatımızda daha başarılı ve huzurlu olmamızı sağlıyormuş. Konuşurken karşımızdakinin gözlerinin içine bakarak konuşmak çok önemliymiş. Bu başta insana biraz zor gelse de kısa sürede kazanılabilen bir alışkanlıkmış.
Meğer düşünceler ve huylar bitkiler gibiymiş. Sulayıp besledikçe büyür ve gelişirlermiş. Olumsuz düşünceler, kötü huylar ve fikirler düşünüp üzerlerinde kafa yordukça beslenir ve büyürmüş. Aynı şekilde güzel ve olumlu düşünceler, fikirler, hayaller de üzerlerinde düşündükçe, hayal ettikçe büyür gelişirmiş. Kötü alışkanlıklardan kurtulmak için önce kafamızda bunları beslemeyi kesmek gerekiyormuş. Bunları kafamızdan çıkarmak, zihni bunlarla meşgul etmemek zamanla bunları susuz bırakıp gelişmelerini önleyecekmiş. Susuz kalmış bitki gibi bunlar zamanla küçülür, giderek çürürür ve yok olurlarmış.
Tanıştığımız insanların ismini "unutmamak" hayatımızda hiç aklımıza gelmeyecek faydalar sağlarmış. Müşterilerimizle sadece iş konuşmak yerine hayatı da konuşmak, dertlerini, alışkanlıklarını, hobilerini, korkularını öğrenmeye çalışmak ve kendimizinkileri de onlarla paylaşmak kalıcı dostlukların ve iş ilişkilerinin anahtarıymış.
Başarı sadece çalışmaya, yaptığımız işlere bağlı değilmiş; tanıdığımız insanların başarısına, onlarla ilişkilerimizin başarısına da bağlıymış. Meğer başarılı insanlar hep bunları yaparmış... Yok daha neler...
Comments