Skip to main content

Posts

...and Google Has Lost Its Weights

It seems, the time is simplicity. Also for the brands. And Google has followed this order too. The new logotype of Google has released. (Here's the details of the story, if you're curious). There are so many explanation about the purpose of this change. Like; "There are so many tech devices in our life right now and the logo (mean the old one) were not fitting for everyone of them. For example mobile devices."  It's not wrong. But maybe the real reason is; the desire of the simplicity in our lives. Inventions, tech improvements, fiber optics, unlimited news sources and with the all the other marvelous things, as a person, we're feeling that like we're trying to sit and relax in the middle of the international highway, or trying to sleep in the middle of the rock concert crowd. In this fast life rhythm, we're barely catching the life. So we began to need a break. Otherwise, we wont be happy or satisfy.  Now, we are seeking to simplicit

Online Reklamcılıkta Öne Çıkan 3 Yatırım Trendi

SE Digital'de güzel bir araştırma yapmışlar. 2015'in ilk yarısında, online reklamcılıkta öne çıkan 3 anahtar yatırım trendi. ( Yazının orijinali ) Yüzüklerin efendisindeki Sauron'un hiç kapanmayan gözü gibi, yatırımcılarda dijital dünyadaki gelişmelere gözlerini hiç ayırmadan bakıyorlar. En çok öne çıkan üç yatırım alanı ise şunlar olmuş; 1. Mobil Önümüzdeki yıl smart phone odaklı reklam harcamaları 100 milyar USD'ı bulacak. Tüm dijital reklam harcamalarının da yarısını bulacak. Bu da mobil reklam teknolojileri firmalarının değerini ve önemini daha iyi ortaya koyuyor. 2. İçerik Pazarlama Standart banner gösteriminden öte video ya da benzeri tarzda içerikli reklamlar tüketici için gittikçe daha anlamlı ve değerli olmaya başladı. Bu da content marketing firmalarının değerini gittikçe artırıyor. 3. Lokalizasyon Hedef kitleyi daha iyi belirleyip daha nokta atışla onlara ulaşabilmek artık önemini ispatlamış durumda. Hemen her ülke'de reklamlar artık müşteriye

İşte Dizilerim

  Gotham  Hannibal  Homeland Manhattan  True Detective Gotham Gotham, tabiri caizse bir "Pre-Batman" dizisi. Yani Batman'dan önce Gotham şehrinde neler oluyordu, Batman ve diğer karakterlerin geçmişleri, çocuklukları, yükselişleri nasıldı bunları bize anlatıyor.  Doğal olarak karakterler realitenin sınırında çizilmiş. Yani bir adım daha atsalar çizgi romanlaşacaklar. Ama bu sınır iyi korunmuş. Yani çizgi roman kültüründen hoşlanmayanlar bile diziyi bu yüzden sevebilir. İyi ve kötü hemen hemen tür karakterler çok iyi düşünülmüş, yazılmış ve evet, iyi canlandırılmış". Abartıya kaçmadan, gerçeklikten uzaklaşmadan "Penguen" karakterini nasıl canlandırabilirsiniz? Zor soru değil mi? başarması daha da zor. Ama kadro başarmış işte.  Carmine Falcone:  "You can’t have organized crime without law and order." James Gordon: "You saw him in the dark?" Selina Kyle (the future catwoman herself): "I can see in

Being Saul Goodman

Here's a nice interview with Bob Odenkirk   who plays  Saul Goodman  on  "Breaking Bad" before and now his own TV show " Better Call Saul ".  Bob Odenkirk , who plays  Saul Goodman  on  Breaking Bad,  talks about fighting on set and his belief in the power of mullets. Q: Were you fearful for Saul’s life this season? A: All the time. Every time I picked up a script I felt certain it would happen — I was just looking for it. Q: What was it like getting beaten up by Aaron Paul? A: One of the most fun experiences I’ve had as an actor. I love pyrotechnics and fights; all the things that you can’t do in real life. I can’t believe I get to do this as a living! That was a great day; Aaron was just deeply in the moment and his character. His presence was so powerful that there were times that I had to remind myself not to be an audience to his excellence but to be involved myself. The scene where Walt threatens me in the beginning of Season 5, and the moment w

Yeni SEO Önerileri

Crispin Sheridan  SEO hakkında bu yıl en çok neler konuşacağımıza dair güzel bir yazı yazdı. Detayları aşağıda bulabilirsiniz. Yazının orijinaline de buradan ulaşabilirsiniz. Sheridan SEO konusunda bu yıl öne çıkacakları 6 maddede toplamış. Bunlar; 1. Temel İlkelere devam Keywords önemini koruyor. Doğru ve alternatifli keywords'lerin hem ön hem de arka plana eklenmesine devam edin. Bu noktada alternatif keywords'ler üzerine kafa yormanız gerekecek. Sektörde kullanılan yeni kelimeler var mı? Rakipleriniz neleri kullanıyor? Bunları yakından takip edip sık sık optimizasyon yapmayı sürdürün. Google Adwords'ün keywords tool'u da işinize yarayacaktır. Ya da kampanya hazırlama sekmesindeki keywords tabı. Size girdiğiniz örnek bir keyword'ün alternatiflerini sunması açısından bu da işe yarar. 2. İçerik Yönetim Stratejisi Geliştirin Content marketing önemini gittikçe artıran bir yenilik. Sheridan'ın content marketing'in ne olduğunu açıklayan güzel bir laf

Facebook Reklamlarını Denemek İçin 100$ Yeterli mi?

Facebook Reklamlarını Denemek İçin 100$ Yeterli mi? Güzel bir soru. Click Z editörlerinden Elizabeth Marsten bu konuda kafasında soru işareti olanları aydınlatıcı güzel bir makale yazmış.  Ben de kendi tecrübelerimden biraz ekledim. Orijinalini buradan okuyabilirsiniz.  Aslında Facebook'da reklam verip vermeme fikri bugünlerde çoğu kişinin kafasını kurcalıyor. Peki verecekseniz bile kriterlerinizi nasıl belirlemelisiniz? Bu işe ayıracağınız test amaçlı bir 100$ size çok iyi bir projeksiyon çizebilir. Ama beklentilerinizi ve kampanya ayarlarınızı başta iyi ayarlamak şartıyla. 100$'la Facebook reklamından sonuç elde etmenin ipuçları; 1. Amacınızı netleştirin. Çünkü buna göre ödeme türünüzü  (CPC ya da CPM)  seçeceksiniz. Bu reklamla Facebook sayfanıza mı yönlendireceksiniz yoksa dışarıdan bir sayfaya mı? Eğer Facebook sayfanıza yönlendirecekseniz yani mesajınızı orada verecekseniz (hem de Facebook sayfamın Like/takipçi, erişim ve etkileşim sayılarını artırmak istiyorum

Sosyal Medya Yönetiminde Pareto İlkesi ve 80/20 Kuralı

19.yy'da yaşamış İtalyan ekonomist Pareto, ülkedeki toprakların %80'inin halkın %20'lik bir kesimine ait olduğunu tespit eder.  Bunun üzerine yapılan çalışmalarda Pareto'nun ilkesinin sadece İtalya'daki toprak dağılımıyla sınırla kalmadığı anlaşılır. Yani günlük yaşamımızda hemen her alanda azınlığın çoğunluğa etkisi olduğu görülür.  Örneğin Excel kullanıyorsanız kullanım sürenizin %80'inde programın en fazla %20 özelliğini kullanıyorsunuzdur. Telefonunuzun kullanma süresinin %80'inde özelliklerin en çok %20'sini kullanırız. Ya da zamanımızın %80'inde giydiğimiz kıyafetler gardrobumuzdakilerin %20'sidir. Burada illa 80 ve 20 olarak düşünmeyin, oran 90'a 10'da olabilir. Önemli olan azınlığın çoğunluk sürecinde kullanımıdır. Bu ilkeden yola çıkarak sosyal medya yönetimi üzerine de bir araştırma yapılmış. Sosyal medyada neredeyse tüm marka/kurumlar benzer bir mantıkla sayfalarını yönetiyorlar. O da potansiyel müşteriye ulaşmak ya da el