Skip to main content

Corona En Güzel Nasıl İçilir? - How to Drink Corona?

Corona, bizde pek yaygın tüketilmese de dünya çapında epey hayranı olan bir bira markası. Corona’nın bu kadar sevilen ve ünlü olmasının sebeplerinden biri de içim şekli.

Corona is a beer brand that has many fans around the world, although it is not widely consumed in our country. One of the reasons why Corona is so popular and famous is the way I drink.

Corona, sıkılıp şişenin ağzından içine tıkılan bir parça limonla içilen; yani böyle bir içme ritüeli olan bir bira. Elbette normal de içebilirsiniz ama Corona’yı Corona yapan onun böyle içiliyor olması. 

Corona, a piece of lemon that is squeezed and clicked from the mouth of the bottle; that is, a beer with such a drinking ritual. Of course, you can also drink normally, but that's what makes Corona Corona so.

Peki bu ritüel nereden geliyor? Bu, Latin kültürüne özel, biranın tadını güzelleştirdiğine inanılan bir ritüel olup, dünyaya böyle yayılmış olabilir mi?

So where does this ritual come from? This is a ritual special to Latin culture, believed to beautify the taste of beer, could it have spread to the world like this?

Ya da belki de şişeleme, sevkiyat ve bekleme sürecinde şişede oluşabilecek bakterileri yoketmek için kullanılan eski bir Orta Amerika alışkanlığı olduğundan... Bunlar mantıklı ve doğru fikirler ama asıl hikaye çok farklı;

Or maybe it is an old Central American habit used to eliminate bacteria that can form in the bottle during bottling, shipping and waiting ... These are logical and correct ideas, but the real story is very different;



1981 yılında ismi duyulmamış bir restoranda çalışan barmenin biri arkadaşıyla bir iddiaya girer. Barmen, bir Corona şişesinin ağzına bir limon dilimi tıkayıp içerse bardaki müşterilerin de kendisini taklit edeceğini iddia eder.

In 1981, one of the bartender working in an unheard of restaurant makes a claim with his friend. The bartender claims that if a Corona bottle clogs a lemon slice into its mouth, the customers at the bar will also imitate him.

İşte sakin bir gecede barmenin birinin kafadan uydurduğu basit ama tüm dünyayı saran ritüel böyle doğar. Corona bugün ABD’de Heineken’e rakiptir. Şu bir gerçek ki ritüeller sayesinde markalarla aramızda bağ kuruyoruz. Bu sayede markalar zihnimizde ve dahası kalbimizde yer ediyor.

Here is the simple but simple world-wide ritual that bartender made up on a calm night. Corona is a rival to Heineken in the USA today. It is a fact that thanks to rituals, we connect with brands. In this way, brands are placed in our minds and moreover in our hearts.
what? ySense! yeeah!

Comments

Old Sports Pub said…
Peki hangisi ile daha iyi olur. Sarı limon mu, yeşil limon mu? :))
Pako Prinna said…
Yeşil misket sanırım en iyisi :)
Unknown said…
Corona harika birşey. Yeşil misket limon ile daha iyi tabiki.

Popular posts from this blog

KitKat Japonya’da Neden Bir Numara?

KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde Japonlar hemen birşey farketti; “Kitto Katsu”  Japonlar ya da genel olarak Uzakdoğu toplumları uğur, uğursuzluk, lanet konularında hassaslar. Örneğin “4” sayısı. Herhalde Asya kültüründeki en talihsiz sayı 4 . Okunuşu, “si” şeklindedir ve “ölüm” anlamına gelen “şı”ya benzer. Bunun yanında “8” (hachi) sayısı, zenginlik, servet anlamına gelen Çince sözcüğe benzerliğinden dolayı Asya kültürü’nde en sevilen sayıdır . Pekin Yaz Olimpiyatları’nın açılış tarihini hatırlayan var mı? Söyleyelim; 08.08.08 ’de saat tam 08.08.08 ’de. Bu işin avantajları da yok değil. Örneğin Nestle ’nin KitKat çikolatası’nın Japonya’da en çok tercih edilen çikolatalardan biri olduğunu biliyor muydunuz? Bunun nedeni, çikolatanın isminden dolayı uğur getirdiğine inanılması. KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde insanlar hemen birşey farketti. Çikolata’nın ismi “Daima kazan!” anlamına gelen Japonca “Kitto Katsu” sözcüğüne benziyordu. Zamanla öğrenciler arasında,

Nasuh Mahruki Ne Demek?

Nasuh Mahruki’yi herkes az çok tanır; ünlü dağcımız, doğa sporları uzmanı ve AKUT’un kurucusu. Geçen gün İKÜ Önder Öztunalı salonunda bir seminer verdi Mahruki. Semineri İKÜ Etkili İletişim Kulübü oranize etti. Caner, Ecem ve Recep’i kutluyorum, bu kulüp harika iş çıkarıyor. Bunun faydasını ileride görecekler.  Mahruki yeni çıkan kitabını (Kendi Everestinize Tırmanın) da anlattı seminerde, hatta seminerin içeriği de büyük oranda  kitaptandı sanırım. Peki ne anlattı Mahruki? …Şeeey güzel bir soru, çünkü not alsam bile bazı yerlerde anlamakta zorlandım. Mahruki iyi bir dağcı olabilir ama iyi bir anlatıcı olmadığı kesin. Salondaki gençlerin gözlerinin kapanmasını engelleyen yegane şey Mahruki’nin ünü ve sunumunda yer alan dağda bayırda çekilmiş gerçek aktüel görüntülerden oluşan videolardı. Hitabet konusunda çalışması gerek. Şöyle bir etrafıma bakındığımda salonu dolduran gençlerden not tutan kimse göremedim. Herkes sadece izledi. Oysa arada not da alsalar ne güzel olurdu değil mi