Skip to main content

Teknolojiye mi Erişiyoruz Teknoloji mi Bize Erişiyor?

Geçenlerde malum İsrail krizi çıktı. Olay, sabah ulusal medyalarda ve networklerde duyuruldu. Öğleden sonra heryerde Filistin bayrağı satan işportacılar vardı. Bunlar nezaman duydu, takip etti de hangi arada gidip bayrakları bastırdılar... Demek işportacısına kadar teknolojiyi ve gelişmeleri takip ediyoruz ve ona erişiyoruz.


Öyle mi acaba? Yoksa teknoloji mi bize erişiyor? Aslına bakarsanız artık hayatımızın bir parçası haline gelmiş teknolojik araçlar sayesinde bilgi bize erişiyor. (Biz istesek de istemesek de) Basit bir cep telefonu bile bir süre gerekli gereksiz bilginin anında size ulaşmasını sağlıyor. Üstelik olay sadece cep telefonu da değil. Çeşitli display cihazlar, otobüste, metroda sürekli bizi bilgi bombarımanına tutuyor.

Mobil teknoloji daha da kişiselleşecek. O zaman bir dükkanın önünden geçerken (örneğin iç giyim) size uygun ürünlerin reklamı anında telefonunuza gelecek. Bunlar sadece başlangıç tabi. Ama tam bu noktada başka bir sorun başlıyor. Teknoloji bize "istemesek de" erişiyor artık. Yani cebinizi kapatmanız yetmiyor çünkü outdoor ürünler ve sistemler de kişiselleştirilmiş ürünlere dönüşmeye başlıyor. Bugünler bizim son rahat ve "özgür" günlerimiz gibi geliyor bana.

Kısa zaman sonra artık tam olarak nerede olduğumuz (navigasyon ve map sistemleri) hangi takımı tuttuğumuz (online alemde mutlaka biryerlerde kaydımız var), hatta yemek ve alışveriş alışkanlığımız (kredi kartı harcamalarımız zaten kaydediliyor) biliniyor olacak ve bu bilgiler pazarlanabiliyor olacak (-ki zaten oluyor). Böylece istesek de istemesek de teknoloji ve/veya bilgi bize herzaman ve heryerden ulaşabiliyor olacak.

Sorun şu; bunlar bizim mahremiyetimizi olumsuz etkiler mi? Ya kötü bir günümüzdeysek ve bunların hiçbirini görmek, duymak istemiyorsak? O gün herşeyi kapatıp "ulaşılmaz" olabilir miyiz? Birileri buna izin verir mi? Birilerinin böyle bir izin hakkı var mı? Bunları yazmakla yanlış mı yapıyorum?

Comments

Popular posts from this blog

KitKat Japonya’da Neden Bir Numara?

KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde Japonlar hemen birşey farketti; “Kitto Katsu”  Japonlar ya da genel olarak Uzakdoğu toplumları uğur, uğursuzluk, lanet konularında hassaslar. Örneğin “4” sayısı. Herhalde Asya kültüründeki en talihsiz sayı 4 . Okunuşu, “si” şeklindedir ve “ölüm” anlamına gelen “şı”ya benzer. Bunun yanında “8” (hachi) sayısı, zenginlik, servet anlamına gelen Çince sözcüğe benzerliğinden dolayı Asya kültürü’nde en sevilen sayıdır . Pekin Yaz Olimpiyatları’nın açılış tarihini hatırlayan var mı? Söyleyelim; 08.08.08 ’de saat tam 08.08.08 ’de. Bu işin avantajları da yok değil. Örneğin Nestle ’nin KitKat çikolatası’nın Japonya’da en çok tercih edilen çikolatalardan biri olduğunu biliyor muydunuz? Bunun nedeni, çikolatanın isminden dolayı uğur getirdiğine inanılması. KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde insanlar hemen birşey farketti. Çikolata’nın ismi “Daima kazan!” anlamına gelen Japonca “Kitto Katsu” sözcüğüne benziyordu. Zamanla öğrenciler arasında,

Nasuh Mahruki Ne Demek?

Nasuh Mahruki’yi herkes az çok tanır; ünlü dağcımız, doğa sporları uzmanı ve AKUT’un kurucusu. Geçen gün İKÜ Önder Öztunalı salonunda bir seminer verdi Mahruki. Semineri İKÜ Etkili İletişim Kulübü oranize etti. Caner, Ecem ve Recep’i kutluyorum, bu kulüp harika iş çıkarıyor. Bunun faydasını ileride görecekler.  Mahruki yeni çıkan kitabını (Kendi Everestinize Tırmanın) da anlattı seminerde, hatta seminerin içeriği de büyük oranda  kitaptandı sanırım. Peki ne anlattı Mahruki? …Şeeey güzel bir soru, çünkü not alsam bile bazı yerlerde anlamakta zorlandım. Mahruki iyi bir dağcı olabilir ama iyi bir anlatıcı olmadığı kesin. Salondaki gençlerin gözlerinin kapanmasını engelleyen yegane şey Mahruki’nin ünü ve sunumunda yer alan dağda bayırda çekilmiş gerçek aktüel görüntülerden oluşan videolardı. Hitabet konusunda çalışması gerek. Şöyle bir etrafıma bakındığımda salonu dolduran gençlerden not tutan kimse göremedim. Herkes sadece izledi. Oysa arada not da alsalar ne güzel olurdu değil mi

Corona En Güzel Nasıl İçilir? - How to Drink Corona?

Corona, bizde pek yaygın tüketilmese de dünya çapında epey hayranı olan bir bira markası. Corona’nın bu kadar sevilen ve ünlü olmasının sebeplerinden biri de içim şekli. Corona is a beer brand that has many fans around the world, although it is not widely consumed in our country. One of the reasons why Corona is so popular and famous is the way I drink. Corona, sıkılıp şişenin ağzından içine tıkılan bir parça limonla içilen; yani böyle bir içme ritüeli olan bir bira. Elbette normal de içebilirsiniz ama Corona’yı Corona yapan onun böyle içiliyor olması.  Corona, a piece of lemon that is squeezed and clicked from the mouth of the bottle; that is, a beer with such a drinking ritual. Of course, you can also drink normally, but that's what makes Corona Corona so. Peki bu ritüel nereden geliyor? Bu, Latin kültürüne özel, biranın tadını güzelleştirdiğine inanılan bir ritüel olup, dünyaya böyle yayılmış olabilir mi? So where does this ritual come from? This is a ritual specia