Skip to main content

Michael Stelzner’in Social Media Marketing Raporu Hakkında

Önce biraz bu anketten söz edelim. Ocak ayında Twitter’da açılan ve kısaca “siz de katılın” anonsuna yanıt verip ankete katılan 2500 civarı katılımcı elenip 880’e düşürülüyor. Onların anket yanıtlarıyla da bu rapor oluşuyor. Rapor Mart 2009’da hazırlanmış.

880 kişilik katılımcı kitlesi hakkında biraz bilgi verelim, katılımcıların %70’i kendi işinin sahibi, freelance çalışan, uzman, danışman olarak çalışan, bireysel iş sahibi yani kısaca small business owner (küçük esnaf) olarak adlandırabileceğimiz bir kesimden oluşuyor. Takip eden %26’lık kitle, herhangi bir şirkette çalışan insanlar. Yaşlarına gelince; katılımcıların %78.1’i 30-59 yaş aralığında. Katılımcıların %56’sının bayan olduğunu da belirtelim.

İşte öne çıkan sonuçlar;

Sosyal medya pazarlamasını yüksek oranda (% 90+) 30-39 yaş grubu kitlesi kullanıyor.

İş sahibi insanlar çalışan insanlardan çok daha fazla sosyal medyayı kullanıyor.

İşleri için sosyal medyayı kullanan kullanıcıların büyük kısmı (%72) ya yeni kullanmaya başlamış ya da sadece birkaç aydır düzenli kullanıyor.

Kullanıcıların %64’ü haftada 5 saat ve üzerinde kullanıyor sosyal medyayı. Bir diğer ilginç veri; %9.6’lık bir kitlenin haftada 20 saatten fazla kullanıyor oluşu. Burada dikkat çekici nokta; kullanıcıların sosyal medyayı kullanım süresiyle orantılı olarak harcadıkları zamanın da artıyor oluşu. Örneğin sosyal medyayı yeni kullanmaya başlayanlar bu işe haftada ortalama iki saat ayırırken bir yıl ya da daha uzun süredir kullananlar haftada 20 saatten fazla zamanlarını bu işe ayırıyor.

Sosyal medya pazarlamayı kullananların büyük kısmını (%44.8) 30-39 yaş grubu insanlar oluşturuyor.

Bu işin avantajlarına gelince... İş için yeni açılımlar doğurması en başta gelen fayda olarak gösterilmiş. %81’lik kesim harcadıkları eforun karşılığını işlerinde yeni açılımlar olarak gördüklerini söylemiş. %61’lik bir kesim sosyal medyanın faydası olarak trafiklerinde/üyelerinde artışı göstermiş. Burada beklenmedik sonuç; önemli bir kitlenin –ki %52’lik bir kitledir bu, arama sonuçlarındaki yükselişlerini fayda olarak raporlamaları olmuş.

Harcanan zaman karşılığında (bir yıl ya da daha uzun zamandır sosyal medyayı kullananların) işleriyle yakın-bağlantılı iş olanakları bulma konusunda fayda sağlayanların oranı %61. Bu arada çoğu kullanıcının (%61.83) –ki bunlar birkaç aydır sosyal medyayı kullanan kitle- sosyal medya marketing ile yeni iş/çözüm ortaklıkları kurdukları raporlanmış.

Bakıldığında, sosyal medya araçları içinde dört tanesinin yüksek oranda tercih edilip kullanıldığı görülüyor;

• En başta Twitter geliyor, kullanıcı oranı %86.
• Hemen ardından bloglar geliyor. Blog kullanım-izlenim oranı %79.
• Ardından Linkedin geliyor, %78.
• Dördüncü sırada %77 ile Facebook geliyor.

Youtube ve diğerleri de değişen oranlarda bu dörtlüyü takip ediyor. Bir diğer ilginç sonuçta, Youtube ya da benzeri video marketing araçlarını erkeklerin kadınlara oranla daha çok kullandığı... Oran 52.4’e 31.7.

Sosyal medya platformlarında haftalık harcanan saat oranlarına bakıldığında şöyle bir sonuç çıkıyor;
• Haftalık 20 saat ve üzerinde zaman harcanan platformların en başında Twitter geliyor. Diğer bir deyişle Twitter kullanıcılarının %99’u buna haftada 20 saatten fazla zaman ayırıyor.
• Hemen ardından Facebook geliyor; kullanıcıların %89’u facebook’a haftada 20 saatten fazla zaman ayırıyor.
• Linkedin kullanıcılarının ise %87’si haftanın 20 saatini bu platforma ayırıyor.

Kullanıcılara, hangi sosyal medya platformu hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak isterdiniz diye sorulmuş. Yanıt, sosyal bookmarking siteleri yani insanlarin bookmarklarını, ziyaret ettikleri siteleri paylaştıkları (delicious.com, stumbleupon.com vb.) siteler. Küçük bir farkla hemen ardından Twitter geliyor. Kullanıcı detaylarına girecek olursak, küçük iş sahibi kesimin büyük kısmı, social bookmarking sitelerini daha iyi anlamaya odaklanmışlar. 40 yaş üzeri kitle ise Twitter’la ilgili daha fazla şey öğrenmeye odaklanmış.

Stelzner’e ekibine bu çalışma için teşekkürler. İsteyenler raporu yazılı ya da sesli video halinde şu adresten takip edebilirler. http://www.whitepapersource.com/socialmediamarketing/report.

Comments

Yeni yılınızı en içten dileklerimle kutlarım...

Popular posts from this blog

KitKat Japonya’da Neden Bir Numara?

KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde Japonlar hemen birşey farketti; “Kitto Katsu”  Japonlar ya da genel olarak Uzakdoğu toplumları uğur, uğursuzluk, lanet konularında hassaslar. Örneğin “4” sayısı. Herhalde Asya kültüründeki en talihsiz sayı 4 . Okunuşu, “si” şeklindedir ve “ölüm” anlamına gelen “şı”ya benzer. Bunun yanında “8” (hachi) sayısı, zenginlik, servet anlamına gelen Çince sözcüğe benzerliğinden dolayı Asya kültürü’nde en sevilen sayıdır . Pekin Yaz Olimpiyatları’nın açılış tarihini hatırlayan var mı? Söyleyelim; 08.08.08 ’de saat tam 08.08.08 ’de. Bu işin avantajları da yok değil. Örneğin Nestle ’nin KitKat çikolatası’nın Japonya’da en çok tercih edilen çikolatalardan biri olduğunu biliyor muydunuz? Bunun nedeni, çikolatanın isminden dolayı uğur getirdiğine inanılması. KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde insanlar hemen birşey farketti. Çikolata’nın ismi “Daima kazan!” anlamına gelen Japonca “Kitto Katsu” sözcüğüne benziyordu. Zamanla öğrenciler arasında,

Nasuh Mahruki Ne Demek?

Nasuh Mahruki’yi herkes az çok tanır; ünlü dağcımız, doğa sporları uzmanı ve AKUT’un kurucusu. Geçen gün İKÜ Önder Öztunalı salonunda bir seminer verdi Mahruki. Semineri İKÜ Etkili İletişim Kulübü oranize etti. Caner, Ecem ve Recep’i kutluyorum, bu kulüp harika iş çıkarıyor. Bunun faydasını ileride görecekler.  Mahruki yeni çıkan kitabını (Kendi Everestinize Tırmanın) da anlattı seminerde, hatta seminerin içeriği de büyük oranda  kitaptandı sanırım. Peki ne anlattı Mahruki? …Şeeey güzel bir soru, çünkü not alsam bile bazı yerlerde anlamakta zorlandım. Mahruki iyi bir dağcı olabilir ama iyi bir anlatıcı olmadığı kesin. Salondaki gençlerin gözlerinin kapanmasını engelleyen yegane şey Mahruki’nin ünü ve sunumunda yer alan dağda bayırda çekilmiş gerçek aktüel görüntülerden oluşan videolardı. Hitabet konusunda çalışması gerek. Şöyle bir etrafıma bakındığımda salonu dolduran gençlerden not tutan kimse göremedim. Herkes sadece izledi. Oysa arada not da alsalar ne güzel olurdu değil mi

Corona En Güzel Nasıl İçilir? - How to Drink Corona?

Corona, bizde pek yaygın tüketilmese de dünya çapında epey hayranı olan bir bira markası. Corona’nın bu kadar sevilen ve ünlü olmasının sebeplerinden biri de içim şekli. Corona is a beer brand that has many fans around the world, although it is not widely consumed in our country. One of the reasons why Corona is so popular and famous is the way I drink. Corona, sıkılıp şişenin ağzından içine tıkılan bir parça limonla içilen; yani böyle bir içme ritüeli olan bir bira. Elbette normal de içebilirsiniz ama Corona’yı Corona yapan onun böyle içiliyor olması.  Corona, a piece of lemon that is squeezed and clicked from the mouth of the bottle; that is, a beer with such a drinking ritual. Of course, you can also drink normally, but that's what makes Corona Corona so. Peki bu ritüel nereden geliyor? Bu, Latin kültürüne özel, biranın tadını güzelleştirdiğine inanılan bir ritüel olup, dünyaya böyle yayılmış olabilir mi? So where does this ritual come from? This is a ritual specia