Skip to main content

Ekonomik Kriz ve Görsel İletişimci

Serbest çalışan fotoğrafçılar, illüstratörler, grafik tasarımcılar, grafik operatörleri, web tasarımcıları için her zaman ve her koşulda iş var. Çünkü kriz ortamı bile ekonomik açıdan bazı fırsatların (damping, kampanya vb.) doğduğu ortamlardır. Bu ekonomik fırsatları değerlendirenler seslerini daha çok duyurmak isteyeceklerdir ki bu da tanıtım, reklam anlamına geliyor. Bir yılı daha deviriyoruz. Bu yıl genel olarak ekonomik (aslında siyasi ama etkileri ülkemizde her zaman olduğu gibi ekonomik) sıkıntılarla geçti diyebiliriz. Tüm bunlar gerek reklam verenleri gerekse tüketicileri her anlamda olumsuz etkiledi. Aslına bakarsanız biz bunlara alışığız; ama uzun zamandan sonra ilk defa Avrupa ülkelerinin, Amerika’nın da bu konuda canı yandı. Küresel krizin önümüzdeki yıl daha da artacağı öngörülüyor. Peki bunların görsel iletişimciye etkisi nedir? Ülkemizde bildiğiniz gibi ilk kısılan kalem reklam harcamalarıdır. Bu, reklam sektöründe çalışan birçok insanın durumdan olumsuz etkilenmesine neden olur; bunlar artık bilinen gerçekler. Pek çok yerde olduğu gibi reklam ajanslarında da eleman çıkarmaların başladığı haberleri sık duyulmaya başlandı. Bu durumdan en az zararla çıkacak olanlar ise kurumun yanında bireysel olarak da isim yapmış olanlar. Yani? Yurtdışında (Avrupa ülkeleri ve Amerika’da) görsel iletişim sektöründe çalışan bir kişi hem bir kurumda çalışıyor hem de serbest (freelance) olarak. Bu arada tamamen serbest çalışanlar da var. Bunlar mesai saatleri dışındaki vaktini bireysel olarak aldıkları işlere harcıyorlar. Böylece ek bir gelirleri oluyor. Ayrıca daha özgür işler çıkarabiliyorlar çünkü karar mercii tamamen kendileri. Bir diğer önemli nokta; Portfolyoları zenginleşiyor. Bir kurum bünyesinde canınızın istediğini değil size verilen işleri yaparsınız ki bu da normalde yapmayacağınız işleri de yapmak zorunda olduğunuz anlamına geliyor. Zaman harcayıp ortaya koyduğunuz ama portfolyonuzda yer vermediğiniz/vermeyeceğiniz işler... Oysa serbest çalışırken, yaptığınız işlerin çoğu isteyerek yaptığınız işler. (Gerçi bu noktada para kazanmak için kabul ettiğiniz işler de var evet ama bu, diğerlerine kıyasla daha fazla ilgi ve keyifle yapıldıkları gerçeğini değiştirmiyor.) Bir kurumda çalışmanın yanında serbest de çalışan bu insanlar bazen ortak projelerde yapıyor. Örneğin bir ya da iki arkadaşıyla bir araya gelerek bir projeyi ortak olarak da yapabiliyorlar. Böylece daha büyük bir iş daha az zamanda daha kolayca yapılıp daha çok para kazanılabiliyor. Yurtdışında kurum sahipleri çalışanlarının bu durumundan haberdar ve bunu gayet normal karşılıyor. Oysa ülkemizde profesyonellik anlayışı biraz farklı; olaylara duygularımızla yaklaşma eğilimimizden dolayı bu durum bizde genelde gizleniyor. Elbette yönetici, patron kesimi bu durumdan haberdar ama yine de bu konular bizde alenen konuşulmaz. Bilinmiyormuş gibi yapılır. Çalışan da böyle yapmıyormuş gibi davranır… Mişli mışlı geçinip gidiyoruz işte. Yine de yeniliklere en hızlı adapte olabilen milletlerden biri olarak bu duruma da büyük ölçüde adapte olduğumuzu söyleyebilirim. Kendi bilgi ve gözlemlerime dayanarak birçok kurum artık serbest çalışan insanlarla çalışıyor. Amortisman vb. birçok şirket gideri bu yolla düşürülüyor. Vermeniz gereken bilgisayar, ödemeniz gereken sigorta, maaş olmayınca, sadece iş yaptırdığınızda para vererek kurum olarak çok daha fazla kar elde edebiliyorsunuz; bu da kurumların bu işten karı. Hala web sitesi olmayan birçok görsel iletişim çalışanı var. Bu en büyük eksiklik. Çünkü web sitesi, artık bir kimlik kartı; bir kartviziti. İş örneklerinin, iletişim bilgilerinin yer alacağı basit bir site sini reklamcınız, pazarlamacınız ve ajansınız olacaktır. Ülkemizde serbest çalışanlara iş paslayacak bir ajans sisteminin hala olmadığını düşünürseniz bu işi şimdilik kendi web siteniz yapmaya devam edecek. Müşteri müşteriyi getirir sözünden hareketle zamanla belli bir iş potansiyeline kavuşabilirsiniz. İşte bu noktada yaşanacak bir ekonomik krizde, bir kurumda çalışmanın dışında başka bir şey yapmayan emsallerinize göre daha avantajlı bir konumda olacaksınız. Tabi serbest çalışanlar, iş ahlakı ve profesyonellik konusunda dikkat edilmesi gereken kuralları göz ardı etmemelidir. Mesai saatlerinde bunların yapılmaması, kurumun araç- gereçlerinin özel işlerde kullanılmaması gibi konular hassasiyet gösterilmesi gereken konulardır. Serbest çalışan fotoğrafçılar, illüstratörler, grafik tasarımcılar, grafik operatörleri, web tasarımcıları için her zaman ve her koşulda iş var. Çünkü kriz ortamı bile ekonomik açıdan bazı fırsatların (damping, kampanya vb.) doğduğu ortamlardır. Bu ekonomik fırsatları değerlendirenler seslerini daha çok duyurmak isteyeceklerdir ki bu da tanıtım, reklam anlamına geliyor.

Comments

Popular posts from this blog

KitKat Japonya’da Neden Bir Numara?

KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde Japonlar hemen birşey farketti; “Kitto Katsu”  Japonlar ya da genel olarak Uzakdoğu toplumları uğur, uğursuzluk, lanet konularında hassaslar. Örneğin “4” sayısı. Herhalde Asya kültüründeki en talihsiz sayı 4 . Okunuşu, “si” şeklindedir ve “ölüm” anlamına gelen “şı”ya benzer. Bunun yanında “8” (hachi) sayısı, zenginlik, servet anlamına gelen Çince sözcüğe benzerliğinden dolayı Asya kültürü’nde en sevilen sayıdır . Pekin Yaz Olimpiyatları’nın açılış tarihini hatırlayan var mı? Söyleyelim; 08.08.08 ’de saat tam 08.08.08 ’de. Bu işin avantajları da yok değil. Örneğin Nestle ’nin KitKat çikolatası’nın Japonya’da en çok tercih edilen çikolatalardan biri olduğunu biliyor muydunuz? Bunun nedeni, çikolatanın isminden dolayı uğur getirdiğine inanılması. KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde insanlar hemen birşey farketti. Çikolata’nın ismi “Daima kazan!” anlamına gelen Japonca “Kitto Katsu” sözcüğüne benziyordu. Zamanla öğrenciler arasında,

Nasuh Mahruki Ne Demek?

Nasuh Mahruki’yi herkes az çok tanır; ünlü dağcımız, doğa sporları uzmanı ve AKUT’un kurucusu. Geçen gün İKÜ Önder Öztunalı salonunda bir seminer verdi Mahruki. Semineri İKÜ Etkili İletişim Kulübü oranize etti. Caner, Ecem ve Recep’i kutluyorum, bu kulüp harika iş çıkarıyor. Bunun faydasını ileride görecekler.  Mahruki yeni çıkan kitabını (Kendi Everestinize Tırmanın) da anlattı seminerde, hatta seminerin içeriği de büyük oranda  kitaptandı sanırım. Peki ne anlattı Mahruki? …Şeeey güzel bir soru, çünkü not alsam bile bazı yerlerde anlamakta zorlandım. Mahruki iyi bir dağcı olabilir ama iyi bir anlatıcı olmadığı kesin. Salondaki gençlerin gözlerinin kapanmasını engelleyen yegane şey Mahruki’nin ünü ve sunumunda yer alan dağda bayırda çekilmiş gerçek aktüel görüntülerden oluşan videolardı. Hitabet konusunda çalışması gerek. Şöyle bir etrafıma bakındığımda salonu dolduran gençlerden not tutan kimse göremedim. Herkes sadece izledi. Oysa arada not da alsalar ne güzel olurdu değil mi

Corona En Güzel Nasıl İçilir? - How to Drink Corona?

Corona, bizde pek yaygın tüketilmese de dünya çapında epey hayranı olan bir bira markası. Corona’nın bu kadar sevilen ve ünlü olmasının sebeplerinden biri de içim şekli. Corona is a beer brand that has many fans around the world, although it is not widely consumed in our country. One of the reasons why Corona is so popular and famous is the way I drink. Corona, sıkılıp şişenin ağzından içine tıkılan bir parça limonla içilen; yani böyle bir içme ritüeli olan bir bira. Elbette normal de içebilirsiniz ama Corona’yı Corona yapan onun böyle içiliyor olması.  Corona, a piece of lemon that is squeezed and clicked from the mouth of the bottle; that is, a beer with such a drinking ritual. Of course, you can also drink normally, but that's what makes Corona Corona so. Peki bu ritüel nereden geliyor? Bu, Latin kültürüne özel, biranın tadını güzelleştirdiğine inanılan bir ritüel olup, dünyaya böyle yayılmış olabilir mi? So where does this ritual come from? This is a ritual specia