Skip to main content

Süper Kahramanlara Saygı

Burada eğlence dünyası tarafından ihmal edilmiş dev bir topluluktan söz ediyoruz. Ticari hacme sahip, önemsedikleri şeylere değer verdiğinizi gösterdiğinizde size bunun karşılığını seve seve vermeye hazır evrensel büyüklükte bir topluluktan. 

Bu sene çizgi roman uyarlamalarında bir patlama yaşıyoruz ve daha yaşayacağız da. Bu durum çizgi roman tutkunları için harika bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Öyle ya eskiden yılda bir tane fantastik film olsa mest olan çizgi roman tutkunları bu sene adeta doyacaklar.

Geçtiğimiz birkaç yıl da bundan farklı değildi aslında ve öyle görünüyor ki çizgi roman uyarlamalarının beyazperde serüveninde pek çok engel aşılmış görünüyor. Eskiden -kabaca 90’ların sonlarına dek diyelim- bu sadece hayaldi. Hayaldi derken, evet bu tarihe dek yine pek çok çizgi roman uyarlaması hikaye/kahraman beyazperdeye uyarlanmıştı ancak sonuçlar tam bir felaketti.

Bunun temelde iki nedeni vardı; 1-Teknik yetersizlikler (özellikle de görsel efekt teknolojisinin yetersiz olması) 2- Bu işin ciddiye alınarak, severek yapılmaması.

Örneğin 1977 tarihli Örümcek-Adam’da Nicholas Hammond’ın(1) canlandırdığı kahramanımız örümcek, ne ağı yardımıyla göklerde süzülebiliyor ne de duvarlarda gezinebiliyordu. Şey, aslında duvarlarda gezinebiliyordu tamam ama bu, yerde gezinip sonra kamerayı yan döndürmek suretiyle bize yutturulmaya çalışılan bir illüzyondu.

Ağ atma, süper reflekslerini kullanma gibi yeteneklerden de yoksun olan böyle bir “Örümcek Adam”ı izlemek ne kadar eğlenceliyse çizgi roman hayranları da işte o kadar eğlenmişti.

Ya da 1978 tarihli Hulk’ı(2) hatırlayanlar bilir. Dünya vücut geliştirme şampiyonlarından Lou Ferrigno’nun Hulk’ı canlandırması iyi bir fikir gibi görünmüştü ancak sorun şuydu; Hulk hiçte 2 metrenin üzerinde bir dev gibi durmuyordu çünkü Lou Ferrigno 1.60 boylarında bir sporcuydu.

Bir zıplayışta kilometrelerce mesafeyi de kat edemiyordu. Elbette durum böyle olunca bu tür filmler tam bir çöplük olmaktan öteye gidemedi. Bu, izleyicinin filme sırtını dönmesine, yapımcıların da zarar etmesine neden oldu. Eğer işin içinde ticari başarı ya da eleştirel takdir yoksa filmin kaderi belirlenmiş oluyor.

Dahası, bu durum emsal filmlerinde daha doğmadan kurban edilmelerine neden oluyor. Böylece çizgi roman uyarlamaları uzun bir süre uzak durulan (uzak durulmasında fayda görülen) bir tür olarak bir köşeye atıldı. Aslında çizgi roman en azından sinema kadar evrensel bir iletişim ve eğlence dili. Bugün dünyanın her yerinden, her kültürden, inançtan, yaş ve eğitim grubundan pek çok insan “çizgi roman” gibi ortak bir sevgi ve alışkanlık bağıyla bağlı. Üstelik bu sevgi oldukça derin; taa çocukluktan başlayan bir sevgi.

Burada eğlence dünyası tarafından ihmal edilmiş dev bir topluluktan söz ediyoruz. Ticari hacme sahip, önemsedikleri şeylere değer verdiğinizi gösterdiğinizde size bunun karşılığını seve seve vermeye hazır evrensel büyüklükte bir topluluktan.

Sam Raimi bu gerçeği es geçmeyerek bunu ilk başaran yönetmen oldu. Aynı öyküyü (Örümcek-Adam)(3) çeken Sam Raimi, Stan Lee ve Steve Ditko gibi örümcek adamın yaratıcıları ve çizgi roman dünyasının ağır toplarını arkasına alarak bu filmi ne kadar ciddiye aldığını gösterdi.

Tobey Maguire, Willem Dafoe, Kirsten Dunst gibi tanınmış oyunculardan oluşan sıkı bir oyuncu kadrosu kurdu. Müzikleri büyük usta Danny Elfman’a emanet etti. Dan Abrams, Barclay Aaris gibi isimlerden oluşan sıkı bir ekibe de görsel efektleri emanet etti.

Böylece çizgi roman hayranları sonunda bu işi ciddiye alan bir yönetmenle karşı karşıya olduklarını anladılar. Sonucu hepimiz biliyoruz. Örümcek-Adam serisinin her biri dünya çapında hasılat rekorları kırdı. Açılış haftasında 114,844,116 milyon dolar’lık bir gelir getirmesi sadece başlangıçtı.

Sonuç ekibi memnun etti. İzleyicileri memnun etti. Yapımcıları memnun etti. Bugün artık çizgi roman uyarlamalarına gereken hassasiyetin gösteriliyor oluşunu görmek büyük bir mutluluk. Tabi bu durum, konu sıkıntısı çeken endüstri için de tam bir ferahlama oldu ki bu da işin başka bir boyutu. Bu sene tam bir fantastik ve süper kahramanlar yılı olacak gibi görünüyor. Ne diyeyim; Yihuu!

Kaynak: 
(1) The Amazing Spider-Man (1977) http://www.imdb.com/title/tt0075671
(2) The Incredible Hulk (1978) http://www.imdb.com/title/tt0077031
(3) Spider-Man (2002) http://www.imdb.com/title/tt0145487

Comments

Popular posts from this blog

KitKat Japonya’da Neden Bir Numara?

KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde Japonlar hemen birşey farketti; “Kitto Katsu”  Japonlar ya da genel olarak Uzakdoğu toplumları uğur, uğursuzluk, lanet konularında hassaslar. Örneğin “4” sayısı. Herhalde Asya kültüründeki en talihsiz sayı 4 . Okunuşu, “si” şeklindedir ve “ölüm” anlamına gelen “şı”ya benzer. Bunun yanında “8” (hachi) sayısı, zenginlik, servet anlamına gelen Çince sözcüğe benzerliğinden dolayı Asya kültürü’nde en sevilen sayıdır . Pekin Yaz Olimpiyatları’nın açılış tarihini hatırlayan var mı? Söyleyelim; 08.08.08 ’de saat tam 08.08.08 ’de. Bu işin avantajları da yok değil. Örneğin Nestle ’nin KitKat çikolatası’nın Japonya’da en çok tercih edilen çikolatalardan biri olduğunu biliyor muydunuz? Bunun nedeni, çikolatanın isminden dolayı uğur getirdiğine inanılması. KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde insanlar hemen birşey farketti. Çikolata’nın ismi “Daima kazan!” anlamına gelen Japonca “Kitto Katsu” sözcüğüne benziyordu. Zamanla öğrenciler arasında,

Nasuh Mahruki Ne Demek?

Nasuh Mahruki’yi herkes az çok tanır; ünlü dağcımız, doğa sporları uzmanı ve AKUT’un kurucusu. Geçen gün İKÜ Önder Öztunalı salonunda bir seminer verdi Mahruki. Semineri İKÜ Etkili İletişim Kulübü oranize etti. Caner, Ecem ve Recep’i kutluyorum, bu kulüp harika iş çıkarıyor. Bunun faydasını ileride görecekler.  Mahruki yeni çıkan kitabını (Kendi Everestinize Tırmanın) da anlattı seminerde, hatta seminerin içeriği de büyük oranda  kitaptandı sanırım. Peki ne anlattı Mahruki? …Şeeey güzel bir soru, çünkü not alsam bile bazı yerlerde anlamakta zorlandım. Mahruki iyi bir dağcı olabilir ama iyi bir anlatıcı olmadığı kesin. Salondaki gençlerin gözlerinin kapanmasını engelleyen yegane şey Mahruki’nin ünü ve sunumunda yer alan dağda bayırda çekilmiş gerçek aktüel görüntülerden oluşan videolardı. Hitabet konusunda çalışması gerek. Şöyle bir etrafıma bakındığımda salonu dolduran gençlerden not tutan kimse göremedim. Herkes sadece izledi. Oysa arada not da alsalar ne güzel olurdu değil mi

Corona En Güzel Nasıl İçilir? - How to Drink Corona?

Corona, bizde pek yaygın tüketilmese de dünya çapında epey hayranı olan bir bira markası. Corona’nın bu kadar sevilen ve ünlü olmasının sebeplerinden biri de içim şekli. Corona is a beer brand that has many fans around the world, although it is not widely consumed in our country. One of the reasons why Corona is so popular and famous is the way I drink. Corona, sıkılıp şişenin ağzından içine tıkılan bir parça limonla içilen; yani böyle bir içme ritüeli olan bir bira. Elbette normal de içebilirsiniz ama Corona’yı Corona yapan onun böyle içiliyor olması.  Corona, a piece of lemon that is squeezed and clicked from the mouth of the bottle; that is, a beer with such a drinking ritual. Of course, you can also drink normally, but that's what makes Corona Corona so. Peki bu ritüel nereden geliyor? Bu, Latin kültürüne özel, biranın tadını güzelleştirdiğine inanılan bir ritüel olup, dünyaya böyle yayılmış olabilir mi? So where does this ritual come from? This is a ritual specia