Skip to main content

İyi Film İyi Filmdir

Biz, türü ne olursa olsun sevdiğimiz filme sahip çıktıkça bizim dışımızdaki insanlar da bu sevgiyi ve değeri er geç anlayacaktır. 

“Matrix” diyince aklınıza nasıl bir film geliyor ? Hiç şüphesiz büyük bir çoğunluğun cevabı “bilim kurgu” olacaktır. Bu yanlış değil; aksine filmi tanımlayan bir çok tür’den en güçlü etkisi olan bu.

1999’da gösterime girdiğinde yorumlarını her zaman çok beğendiğim bir arkadaşıma filmle ilgili görüşünü sorduğumda bana verdiği tek cümlelik cevabı hala unutmam; “Anarşist bir film.”

Sinema dünyasının etnik yapısı içinde görkemli dramları (örneğin Gandhi, Titanik ya da İngiliz Hasta) “beyazlar” olarak kabul edersek, bilim kurgu, gerilim, fantastik gibi diğer türler de “siyahlar“, “İspanyollar” ya da “Asyalılar” olarak bu etnik yapıda yerlerini aldı ve ona göre de muamele gördü.

Uzunca bir süre en büyük onur hep beyaz’lara layık görüldü. Siyahların ya da Porto Rico’luların büyük başarıları ise bunlarla yarıştı, zorladı hatta bazı round’ları aldı ama sonunda büyük ödülü hep ıskaladı. Ancak adalet söz konusu olduğunda halkın refleksleri genelde şaşmaz; nitekim, elitlerin onurlandırmakta isteksiz kaldığı başarılı “tür” filmleri halkın gözünde kült mertebesine erişmiş ve hem maddi hem de manevi olarak onurlandırılmıştır.

Ancak bu yapı içinde bazen beyazlarında haksızlığa uğradığı oldu. İzleyici bunlara tepkisini bu filmlere sahip çıkarak gösterdi. Ne, sırf daha önce zaten iki kez Oscar kazandığı için “Cast Away”deki performansı haksızca göz ardı edilip yerine Russell Crowe’a ödül verilen Tom Hanks’i (ve yardımcı erkek oyuncu voleybol topu Wilson’ı) ne de Coen kardeşlerin 1998 yapımı efsanevi filmi “Büyük Lebowski”yi unuttu.

Bugün dünyanın her yerinde “Dudeizm”in sadık fanatikleri ve bunların web siteleri var. Hatta her yıl İngiltere’de “Büyük Lebowski” hayranlarının bir araya geldiği bir Lebowski festivali (http://lebowskifest.com/fests.asp) bile var. Yani düşünsenize, bugün kaç izleyici aynı yıl çekilip üstüne bir de Oscar kazanan “Shakespeare in Love” filmi için bir araya geliyor? Bu arada “Yıldız Savaşları”ndan bahsetmiyorum bile…
Arkadaşımın “Matrix” için söylediği “Anarşist bir film” sözü kesinlikle duymayı beklediğim bir cevap değildi ve bu yargıya nasıl varabildiğini ilk başta anlayamamıştım. Şu var ki, geçen zaman içinde onun da kendine göre haklı olduğunu anladım.

Yani Matrix, bir bilim kurgu, aksiyon, polisiye, macera hatta bir gerilim filmiydi. Aynı zamanda romantik, mitolojik, siberpunk, fantastik, anarşist ve çocukça bir filmdi. Kısacası film, siz onu nasıl görmek isterseniz oydu ve odur.

Dahası iyi film iyi film’dir. Bir filmi, çeşitli sebeplerden dolayı bir kategoriye sokmak gerekli bir durum; ancak bu ne yazık ki ve şüphesiz, uzunca bir süre filmlerin kaderiyle oynanmasına da neden olan engelleyici bir kısıtlama olmuştur.

Yakın zamana dek eğer bir bilim kurgu, komedi ya da fantastik bir tür’de film çekiyorsanız pek çok prestijli ödülü daha en baştan unutabilirdiniz. Bir filmin, türü ne olursa olsun elitlerce ciddi bir film olarak kabul görmesi ve prestijli ödüllerle onurlandırılması da ironik bir biçimde yine Matrix’le başlamıştır.

Filmi çok beğenen izleyici, yüzlerinde acı bir tebessümle “ne yazık ki Oscar’ın fil dişi’nden kulelerindeki elitler tarafından ciddiye alınmaz” serzenişlerinde bulunmuş, ancak bu serzeniş boşa çıkmış ve film 4 Oscar ödülü kazanmıştı. Her ne kadar bu ödüller kodaman ödüllerden değilse de (en iyi kurgu, en iyi görsel efekt, en iyi ses efekti, en iyi ses) bu da bir başlangıçtı. Sonrasında 2001 yılında Yüzüklerin Efendisi serisi ile bu da yıkıldı.

Halkın çok beğendiği bu üçleme, ilkiyle 4, ikincisiyle 2 tane Oscar kazanmış; hele üçüncü filmle turnayı gözünden vurarak tam 11 Oscar ödülü kazanmıştı. Üstelik bunların içinde kodamanlardan kabul edilen “en iyi yönetmen” ve “film” ödülleri de vardı. Bu tahminlerin çok ötesinde bir başarıydı çünkü Oscar tarihinde daha önce sadece iki film (1960 yılında Ben-Hur ve 1998 yılında da Titanic) 11’er Oscar kazanmıştı. Bu güzel gelişmenin son halkası 2006’da çevrilen “Pan’in Labirenti” oldu ve tam 3 Oscar’la ödüllendirildi.

Şükür ki artık reel dram’ların dışındaki türler de bugün halkın dışındaki otoritelerce onurlandırılmaya, hak ettiği payeyi almaya başladılar. Oscar çok mu önemli ? Belki hayır ama bu, bugün hayal gücünün tam anlamıyla daha çok takdir edilmeye başladığının en büyük işareti.

Comments

Popular posts from this blog

KitKat Japonya’da Neden Bir Numara?

KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde Japonlar hemen birşey farketti; “Kitto Katsu”  Japonlar ya da genel olarak Uzakdoğu toplumları uğur, uğursuzluk, lanet konularında hassaslar. Örneğin “4” sayısı. Herhalde Asya kültüründeki en talihsiz sayı 4 . Okunuşu, “si” şeklindedir ve “ölüm” anlamına gelen “şı”ya benzer. Bunun yanında “8” (hachi) sayısı, zenginlik, servet anlamına gelen Çince sözcüğe benzerliğinden dolayı Asya kültürü’nde en sevilen sayıdır . Pekin Yaz Olimpiyatları’nın açılış tarihini hatırlayan var mı? Söyleyelim; 08.08.08 ’de saat tam 08.08.08 ’de. Bu işin avantajları da yok değil. Örneğin Nestle ’nin KitKat çikolatası’nın Japonya’da en çok tercih edilen çikolatalardan biri olduğunu biliyor muydunuz? Bunun nedeni, çikolatanın isminden dolayı uğur getirdiğine inanılması. KitKat Japonya’da piyasaya sürüldüğünde insanlar hemen birşey farketti. Çikolata’nın ismi “Daima kazan!” anlamına gelen Japonca “Kitto Katsu” sözcüğüne benziyordu. Zamanla öğrenciler arasında,

Nasuh Mahruki Ne Demek?

Nasuh Mahruki’yi herkes az çok tanır; ünlü dağcımız, doğa sporları uzmanı ve AKUT’un kurucusu. Geçen gün İKÜ Önder Öztunalı salonunda bir seminer verdi Mahruki. Semineri İKÜ Etkili İletişim Kulübü oranize etti. Caner, Ecem ve Recep’i kutluyorum, bu kulüp harika iş çıkarıyor. Bunun faydasını ileride görecekler.  Mahruki yeni çıkan kitabını (Kendi Everestinize Tırmanın) da anlattı seminerde, hatta seminerin içeriği de büyük oranda  kitaptandı sanırım. Peki ne anlattı Mahruki? …Şeeey güzel bir soru, çünkü not alsam bile bazı yerlerde anlamakta zorlandım. Mahruki iyi bir dağcı olabilir ama iyi bir anlatıcı olmadığı kesin. Salondaki gençlerin gözlerinin kapanmasını engelleyen yegane şey Mahruki’nin ünü ve sunumunda yer alan dağda bayırda çekilmiş gerçek aktüel görüntülerden oluşan videolardı. Hitabet konusunda çalışması gerek. Şöyle bir etrafıma bakındığımda salonu dolduran gençlerden not tutan kimse göremedim. Herkes sadece izledi. Oysa arada not da alsalar ne güzel olurdu değil mi

Corona En Güzel Nasıl İçilir? - How to Drink Corona?

Corona, bizde pek yaygın tüketilmese de dünya çapında epey hayranı olan bir bira markası. Corona’nın bu kadar sevilen ve ünlü olmasının sebeplerinden biri de içim şekli. Corona is a beer brand that has many fans around the world, although it is not widely consumed in our country. One of the reasons why Corona is so popular and famous is the way I drink. Corona, sıkılıp şişenin ağzından içine tıkılan bir parça limonla içilen; yani böyle bir içme ritüeli olan bir bira. Elbette normal de içebilirsiniz ama Corona’yı Corona yapan onun böyle içiliyor olması.  Corona, a piece of lemon that is squeezed and clicked from the mouth of the bottle; that is, a beer with such a drinking ritual. Of course, you can also drink normally, but that's what makes Corona Corona so. Peki bu ritüel nereden geliyor? Bu, Latin kültürüne özel, biranın tadını güzelleştirdiğine inanılan bir ritüel olup, dünyaya böyle yayılmış olabilir mi? So where does this ritual come from? This is a ritual specia